Nuri GÜRGÜR

           Hamas’ın 7 Ekim 2023 gecesi sınırdaki bir İsrail kasabasına yaptığı baskının üzerinden bir yıl geçti. İstihbarat konusundaki gücü ve etkinliği bilinen İsrail’in bu girişimden önceden neden haberdar olmadığı ilk başlarda çok tartışıldı. Ancak 12 aydır yaşananlara bakıldığında olayın Tel Aviv adına gaflet değil Hamas’a kurulan bir tuzak olduğu görüşü ağırlık kazanıyor.

           Olaydan önce hakkında hukuki suçlamalar yapılan Başbakan Netanyahu zor durumdaydı; dini eğilimleri ağır basan, hamasi İsrailiyat söylemlerinin doğruluğuna inanan,  Büyük İsrail ütopyasını benimseyen partilerle ve fanatik bakanlarla kurduğu koalisyonu her an yıkılabilirdi. Hamas’ın şok etkisi yapan baskını Netanyahu ve hükümetine hayat iksiri oldu. Filistin halkına her türlü zorbalığı yapan İsrail’in imajı Batılı ülkeler nezdinde bir anda tersyüz edildi; terör saldırısına maruz kalan, kendini savunmak, terörü kaynağından kurutmak için Gazze’de operasyonlar yapmaya hakkı olan mağdur bir devlet görünümü kazandı. Netanyahu “savaş ilan ediyoruz” diyerek neler yapacaklarını ilan etti.

           Hamas eyleminin kırsal bir kasabada eğlenen sivillere yönelik olması İsrail ve siyonist dostlarının işini kolaylaştırdı. Örgütün üzerlerindeki “terörist örgüt” damgası pekiştirildi. Netanyahu başta ABD olmak üzere önde gelen Batılı ülkelerin desteğiyle bir yıldır Gazze’de soykırım yapıyor. Askerleri kadın çocuk ayrımı yapmaksızın elli bine yakın Filistinliyi vahşice katletti; İsrail yönetimi burasını baştanbaşa harabeye çevirerek yaşanmaz hale getirmek, halkı Sina’ya göçe zorlamak istiyor.  Mısır izin vermediğinden bu niyetleri şimdilik gerçekleşmedi, ama Tel Aviv muhtemelen başka yollara başvurarak nüfus dengesini lehine bozmaya çalışacaktır.

           Netanyahu bölgesel hâkimiyetini tesis etmek, İran ve güdümündeki Şii unsurları etkisiz hale getirmek, halkının millî kahramanı haline gelmeyi istiyordu. Hamas geçen yıl düzenlediği baskınla ona hayallerini gerçekleştirme fırsatını sunmuş oldu. Hamas sadece kendi doğrularına itibarı olan, kimseden tavsiye almak, danışmak gibi alışkanlığı bulunmayan bir örgüt. Baskın planını hazırlayanlar İsrail’in askeri, siyasi, sosyal ve toplumsal kapasitesini, siyonistlerin küresel gücünü düşündüler mi? Ne çapta operasyonlara muhatap olacaklarını hesapladılar mı? İhvan ile iltisakları ve uyguladığı yöntemleri sebebiyle Mısır, Suudiler, Ürdün ve BAE gibi Müslüman ülkeler ve yöneticileri tarafından hiç sevilmediklerini, İran ve Şiilerin aslında kendilerine dost olmadığını, yalnız kalacaklarını hatırladılar mı? Bunların hepsine değil bir kısmına dikkat etselerdi baskının sadece Netanyahu’nun işine yarayacağını, İsrail’in bu tarz palyatif eylemlerle çökertilemeyeceğini görür, daha makul yollar arayabilirlerdi.

           Filistin halkına uygulanan insani değerlere, ahlâk ve vicdana aykırı zulmü, soykırımı ve bunu yapan İsraillileri elbette lanetliyoruz. Hayatını kaybeden elli bine yakın kardeşimizi rahmetle anıyoruz. Müslümanlar inançları gereği,  hastalık ve her türlü yokluğa direnerek hayatta kalmaya çalışan iki milyondan fazla mazlum Filistin halkına yardımcı olmaya mecburdur.  Fakat çilekeş Filistin halkının bu kuyuya düşmesinin sebeplerini, buna vesile olanları doğru belirlemeliyiz. Hamas yönetimi keşke duygularıyla hareket etmek yerine bölgesel şartları ve İsrail ile aralarındaki güç dengesini doğru okuyarak, rasyonel kriterleri tercih etseydi; Netanyahu gibi sadist bir zalime keşke saldırı fırsatı vermeseydi.

           Hamas fevri eylemiyle sadece kendi halkının felaketine yol açmakla kalmadı; İsrail’in 1986 yenilgisinden bu yana intikam almak için fırsat kolladığı Hizbullah’a da büyük zarar verdi. Netanyahu Gazze’yi harabeye çevirdikten sonra Lübnan’a döndü. Bölgedeki en önemli direniş grubu olan Hizbullah’ın Nasrallah dahil lider kadrosunun tamamına yakınını katletti. Siyasi hayatı bitmek üzere olan Netanyahu İsrail nazarında kahraman görünümü kazandıysa bunun baş sorumlusu Hamas’tır. Bu örgütün hak etmediği övgülerle “direniş örgütü” diye nitelendirilmesi yanlıştır, stratejik yanlışları açıkça söylenmeli, kendisine çekidüzen vermesi sağlanmalıdır. Filistin halkı Hamas yönetiminin kaprislerine bırakılmamalıdır. 03.10.2024