ÖTÜKEN Yayınevi yaz dönemine değişik konularda son derece önemli bir düzineye yakın kitap ve düzenli olarak yayımladığı iki dergi, Milli Mecmua ve Söğüt ile merhaba dedi. Kâğıt ve diğer basım ücretlerinin sürekli tırmandığı günümüz şartlarında bu eserleri çıkarabilmek gerçekten övgüye değer önemli bir kültür hizmetidir.
Milli Mecmuanın bu sayısının “dosya konusu” Fatih Sultan Mehmed Han. Ön sözde de belirtildiği gibi “2. Mehmed portresi askeri, entelektüel, politik ve vizyoner kimliğiyle öne çıkması bakımından pek çok padişahtan ayrılır”. Yapılan fetihlerle imparatorluk aşamasına gelen Osmanlı Devleti’nin çağının en ileri siyasi, askeri, dini ve ilmi teşkilatlarına sahip olması O’nun dâhiyane başarısıdır. Osmanlı bu sayede “Cihan devleti” haline geldi, asırlarca ayakta kaldı. Fatih Mehmed Han, her biri bilimsel niteliğe sahip on ayrı makalede çeşitli yönleriyle ele alınıp inceleniyor. Böylece çoğu defa yapıldığı gibi romantik ve şairane “Konstantiniyye fatihi” portresi değil Devlet-i Aliye’nin asıl kurucusu olduğunu ortaya konuyor.
Söğüt’ün bu sayısında Türk Dünyası Edebiyatının yolbaşılarından olan, her okuyan Türk’ün yüreğinde heyecan uyandıran “Heyder Baba” ile adeta “Dede Korkut”un çağdaş yorumunu yapan, “Yar Qasidi” ile aşkın destanını haykıran “Herkes sene ulduz deyer/ Özüm sene ay demişem” diyen Şehriyar. O’nun şiirlerinin ve şahsiyetinin anlatıldığı makalelerin dışında dergide, her sayısında olduğu gibi birçok şiir, hikâye ve inceleme de yer alıyor. Siyasi tartışmaların, yaz sıcağının daha da boğucu ve sıkıcı hale getirdiği günümüz ortamında bu iki dergi huzur arayan herkes için bir vaha serinliği sunmuş oluyor.
Ötüken, Irak Türklüğünün en liyakatli fikir, düşünce ve sanat temsilcilerinden biri olan, Türk Dünyası’nın 85 yıldır en çilekeş iki bölgesinden Kerkük ve çevresindeki Türkmenleri anlatan Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin şiirlerini “Kerkük Gülbestesi” adıyla yayımlamış. Şiirler edebi değerinin yanı sıra hasretin, hüznün, özlemlerin, hatıraların adeta coşkun bir çağlayan gibi aktığı, Irak Türklerinin yüz beş yıldır yaşadıkları acı olayların dile getirildiği duygusal bir romanı andırıyor.
“Bir çatırtı olanda / şahlanır her alanda / Sıra mene gelende | Kavim-kardaş susuptur .” gibi haklı sitemlerin de, Kerkük’ten bura düşdük/ Şadlığtan dara düştük/Soran yox arayan yox/ Ne zalim yara düştüğ” gibi yakınmaların da yer aldığı, bahtı siyah Türkmeneli’ni unutmayan aydınlarımızın isimleriyle anıldıkları Kerkük Güldestesi ile Suphi Saatçi bu konuda yazdığı eserlerine yeni bir halka daha eklemiş oluyor.
Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol’un “Boşnaklar, Türkler ve Bosna’nın Savunulması” isimli kitabında, Türkiye için çok büyük tarihi, siyasi, kültürel ve insani öneme sahip Bosna konusu, dünden günümüze kadarki safahatıyla kronolojik bir çizelge halinde sunuluyor. Özellikle 1992-95 yılları arasında Boşnakların maruz kaldığı feci katliamın bilinmeyenlerine az da olsa yer veriliyor. Kahramanyol o bölgenin evladı ve 1992-95 arasında Demirel’in isteği üzerine müşavir sıfatıyla Başbakanlık görevi yapmış olması sebebiyle yazdıklarıyla bir bakıma tarihe ışık tutuyor. Aslında Kahramanyol taşıdığı sorumluluk duygusundan dolayı müşavirlik döneminde görüp öğrendiklerini özellikle 1997 ve sonrasında yaşadıklarını anlatmamış. Bunları bir hatıra kitabı olarak kamuoyumuza sunmasının her bakımdan yararlı olacağını düşünüyorum. Çünkü başından geçenler, nahak yere çektirilen çileler bilinmesi öğrenilmesi gereken ibretlik hikâyelerdir.
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun fikir ve düşünce dünyamızın en kaliteli ve seçkin isimlerinden biridir. “Kaynama” isimli kitabında Türk dünyası, tarihi, edebiyatı, dili, destanı gibi konuların yanı sıra bu hususlarda milletimize hizmet etmiş olan bazı fikir adamlarımızla ilgili yazıları yer alıyor. Türk tarihi ve kültürü üzerinde yazılan akademik özellikteki yazılardan oluşan bu eser Türk milliyetçileri açısından kaynak eser niteliği taşıyor.
İttihatçılar arasında Küçük Efendi sıfatıyla anılan Kara Kemal yakın tarihimize damgasını vuran bu hareketin en önemli isimlerinden biridir. Kemal Tahir’in Kurt Kanunu isimli romanında O’nun dramı geniş şekilde anlatılır. Kara Kemal İttihatçıların milli ekonomi inşa etmek, iktisadi hayatı millileştirmek ideallerinin en etkili lideridir. Kara Kemal’in hayatını ve milli iktisat mücadelesinin anlatıldığı bu kitap, bu konuda çok az yayın olduğundan önemli bir eksiği telafi etmiş oluyor.
Altmış yıl önce bir grup ülkücü/milliyetçi gencin girişimiyle amatör bir üslupla kurdukları Ötüken ’in bugün ülkemizin en önemli yayınevlerinden biri haline gelmesinde en büyük pay elbette bıkıp usanmadan bu yükü en zor şartlarda yıllarca taşımış olan Sayın Nurhan Alpay’ındır. Halen oğlu Ertuğrul Alpay’ın aynı ruh ve heyecanla yüküne ortak olması milli kültürümüzün geleceği açısından son derece sevindiricidir ve yayınevinin tüm mensuplarını yapmakta oldukları bu değerli hizmetlerden ötürü kendilerini yürekten kutluyorum. Keşke milliyetçi camiada benzer girişimlerin sayısı çok daha fazla olabilse.