Bu tartışmalar hâlâ devam etmekle birlikte son yıllarda bazı devletler bu konuda somut teklifler de ortaya atmış bulunuyorlar. Amerika, Almanya, Kazakistan ve Rusya bu ülkelerden hemen akla gelenler. Bunlara ilaveten BM’ye bağlı Milletlerarası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) da bu tekliflerle yakından ilgileniyor, kendisinin de katılımıyla bir yakıt bankasının mutlaka kurulmasını uzun zamandır destekliyor.
İşte bu yakıt bankasının kurulması konusunda bu hafta önemli bir adım atılmış bulunuyor. Bu önemli adım IAEA ile Rusya Federasyonu arasında üç gün önce Viyana’da ortaklaşa imzalanan bir anlaşmayı kapsıyor. IAEA Başkanı Japon Yukiya Amano ile Rus Devlet Atom Enerjisi Kurumu (ROSATOM) Başkanı Sergey Kriyenko’nun imzaladıkları bu anlaşmayla dünyanın ilk nükleer yakıt bankasının ilk adımı atılmış oluyor. Esasen IAEA yönetim kurulu 27 Kasım 2009 tarihinde Rusya’nın yakıt bankası teklifini kabul etmiş ve Başkan Amano’yu Rusya ile görüşerek bir anlaşmaya varması konusunda yetkili kılmıştı. Yakıt bankası Sibirya bölgesindeki Angarsk şehrinde faaliyete geçecek. Esasen burada Rusya ve Kazakistan’ın ortak işlettikleri bir uranyum zenginleştirme tesisi çoktandır çalışıyor. Banka herhalde burada işlenen zenginleştirilmiş uranyumu hem stok hem de rezerv olarak kullanacak. Saklanacak rezervin 120 ton civarında olacağı ve değerinin 250 milyon doları bulacağı bugünden ifade ediliyor.
Bankanın kurulması, işletilmesi ve bakımı Rusya tarafından finanse edilecek. Bu finansmana depolama, güvenlik ve diğer maliyetler de dahil olacak. Nükleer yakıt IAEA’ya ve ülkelere geçerli spot piyasa fiyatı üzerinden satılacak. Bu satışlardan elde edilecek gelirler rezervlerin yenilenmesi amacıyla kullanılacak.
Anlaşmaya göre, yakıt ihtiyacı duyan ülkeler önce IAEA’ya resmen başvurup ihtiyaçlarını bildirecekler, IAEA da bu ihtiyaçları Rusya’nın karşılamasını isteyecek. Banka bu şekilde çalışacak. IAEA, bankanın 60 kadar ülkenin acil sivil yakıt ihtiyacını karşılayabileceğini söylüyor ve bankanın çok önemli bir fonksiyon icra edeceğine işaret ediyor. Herhalde öyle de olacak; zira bu banka sayesinde acil nükleer yakıt ihtiyaçları güvenli bir şekilde karşılanacak.
Bankanın ayrıca İran’ın nükleer programından vazgeçmesi konusunda rol oynayabileceği de ileri sürülüyor. Bunu ileri sürenler, banka sayesinde İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetinden vazgeçebileceğini söylüyorlar. Ancak, bunun artık söz konusu olamayacağını, bu konuda artık çok geç kalındığını söyleyenler de var. İran ise bu konuda ne düşünüyor, bilmiyoruz. Biz de bu konunun artık söz konusu olamayacağını düşünenlerdeniz; zira bu saatten sonra İran’ın muazzam yatırım yaptığı ve bir haysiyet meselesi olarak gördüğü uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya alması mümkün görünmüyor.
Banka şüphesiz birçok bakımlardan Rusya’nın gücüne güç katıyor. İlk yakıt bankasının sahibi olarak global nükleer konularda daha çok söz sahibi oluyor. Esasen, Rusya muazzam askerî nükleer yeteneğinin yanı sıra global nükleer sivil enerji konusunda da giderek hem önem hem de güç kazanıyor.
Yeri gelmişken hatırlatalım, Türkiye Akkuyu nükleer santralini Rusya ile birlikte inşa etmek için halen görüşüyor. Diğer yandan, Rusya bu ayın başlarında Putin’in Hindistan ziyareti sırasında bu ülke ile milyarlarca dolar tutarında 16 nükleer reaktör inşası için anlaşma imzalamıştı. Putin’e göre, Rusya global sivil nükleer piyasasının yüzde 25’ini elde edebilecek potansiyele sahip bulunuyor. Zaten ROSATOM, bugün milletlerarası uranyum zenginleştirme piyasasının yüzde 40’ını, global yakıt tedarikinde de yüzde 17’sini elinde bulunduruyor.
Rusya, nükleer alandaki bu konumunu bugün anlattığımız ilk nükleer yakıt bankasıyla daha da pekiştirmiş bulunuyor. Global güç konuşmakla, gezmekle değil, çalışmakla olunuyor velhasıl….