Prof. Dr. Suphi Saatçi, Kerkük doğumlu yüksek mimar ve akademisyen. Saatçi, Kerkük Güldestesi, Kerkük Evleri, Kerkük’ten Derlenen Olay Türküleri ve Kerkük Çocuk Folkloru gibi eserleriyle Kerkük kültürü hakkında önemli eserler verdi. Bölgeyi ve kültürünü yakından tanıyan Saatçi ile Iraklı Türkmenlere yapılan zulmü ve bölgedeki son durumu konuştuk.
Şu anda Iraklı Türkmenlerin bir soykırımla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Türkmenlerin sesini dünyaya duyuran bir kültür adamı olarak olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Haziran ayından itibaren Irak’ta meydana gelen olaylar, en çok Türkmen toplumuna zarar veriyor. Özellikle IŞİD sanki sadece Türkmenleri hedef seçmiş gibi görünüyor ve şu andaki durum tamamen Türkmenlerin aleyhine gelişiyor. IŞİD Musul’u işgal ettikten sonra bölgede yaşayan Araplara veya Kürtlere ne gibi zararlar verdi? Bunu bilmiyoruz ve böyle bir şey de duymadık. Fakat IŞİD Musul bölgesindeki Türkmenleri yerlerinden ve yuvalarından söküp atmış durumda. Bölgedeki cehennemî sıcaklar altında çölde nereye gideceğini bilemeyen Türkmen aileleri perişan haldeler. Her gün güneşin kavurucu sıcakları altında aç ve susuz kalan Türkmenlerin onlarca çocuğu ve bebeleri ölüyor. Peşmerge kuvvetleri de onları Erbil’e sokmuyor. Düşünün, Erbil Irak’ın bir şehri, Telafer ve Musul da Irak’ın şehirleri ama Kürt yönetimi bunları yabancı kabul ederek Erbil’e sığınmalarına izin vermiyor. Ölümden kaçan bu Türkmen göçmenlerini Türkiye de içeri almıyor. Yerle gök arasında, kızgın güneş altında gölgesiz, gıdasız ve susuz kalan bu insanların burnumuzun dibinde böylesine ölüme terk edilmeleri, insanı kahrediyor. Bunları hadi Türk veya Türkmen kabul etmekten vazgeçtik, bari birer insan olarak kabul edelim, diyoruz.
Orada neler olup bittiğine dair sağlıklı haberler alabiliyor musunuz?
Türkmen bölgelerinden az çok haberler alıyoruz. Özellikle göçmen Türkmenlere gidip durumlarını öğrenen arkadaşlar, bunların fotoğraf ve haberlerini bize ulaştırıyorlar. Esasen bölgeden ne Türkiye ne de dünyanın diğer medya kuruluşları doğru dürüst haber alabiliyor. Bugün Gazze’deki durumu, her saat başı ulaşan görüntü ve haberlerden takip ediyoruz. Fakat her ne hikmetse IŞİD’den ve yaptıklarından haber sızmıyor. Sağlıklı haber alınamayınca, sağlıklı ve doğru yorum ve tahminlerde bulunmak zorlaşıyor.
Bunda sosyal medyanın etkisi ne kadar? Türkmenler bu aracı iyi kullanamıyor ve bu yüzden mi seslerini duyuramıyorlar?
Türkmenler sosyal medyayı kullanıyor. Ancak Türkiye’de asıl televizyon ve haber ajanslarının ele almadığı sorunlara halk da ilgi göstermiyor. Türkiye’de haberleri medyaya artık sadece siyasî iktidar servis ediyor. Hatta belki medyanın malzemesi Başbakan’ın söylediklerinden oluşuyor. Bu yüzden Başbakan’ın gündeminde Türkmenler yoksa medyada da Türkmenler yer alamıyor. Özellikle seçim süreci boyunca en çok tartışılan konular, Başbakan’ın seçim meydanlarında söylediklerinden ibaret. Bu toz duman içinde gariban Türkmen, sesini nasıl duyursun?
Peki, sizce Türkiye neden bu kadar duyarsız?
Türkiye, şu anda IŞİD’in yaptıkları karşısında biraz şaşkın durumda. Herhangi bir diplomatik atak da yapamıyor. Bu yüzden Türkiye beklemede, belki şu aşamada beklemek de en doğrusu, en azından fotoğraf netleşsin. Diğer yandan IŞİD’in elinde 80 dolayında Türk vatandaşı rehine bulunuyor. Ayrıca Türkmenlere insanî yardım gönderiliyor. Devlet dışında başka kuruluşlar da insanî yardım gönderiyor. Bu açıdan Türkmenlere insanî destek var. Burada eksik olan siyasî desteğin olmayışı… Türkiye siyasî destek yapabilir mi? Bence yapabilir.
Türkmenlerin bir kısmı yurtlarını terk etti ve dağlara, çöllere çekildi. Onların hayat şartları ne durumda?
Güneyde Kerkük ve Tuzhurmatu çevresindeki Türkmen bölgelerinde huzursuzluk had safhada. Çevre köylerden Kerkük’e sığınan ve sokaklarda yaşayan yüzlerce Türkmen, köyünden, obasından, yerinden, yurdundan ve evinden kopmuş durumda. Bunlar çocukları ile birlikte sefalete sürüklendiler. Musul yöresi ve Telafer Türkmenleri de çöllere dağıldılar. Bunların bir kısmı Necef ve Kerbela şehirlerine nakledildiler. Topraklarından ayrıldıkları için orada da huzurlu değiller. Ancak ölümden kurtulmak için başka çareleri kalmadı. Anlayacağınız, Türkmenlerin Allah’tan başka kimseleri kalmadı.
Türk kültürü ve tarihi siliniyor!
Türkmenlerin kültür varlıklarına karşı bir saldırı var mı?
Maalesef, Musul’da bin yıllık Nebi Yunus Camii ve içindeki makam yerle bir edildi. Nebi Şit ve Nebi Circis camileri de patlatıldı. Selçuklu dönemi yapılarından İmam Avnüddin ve İmam Yahya Ebu’l-Kasım türbelerinin havaya uçurulduklarının çekimlerini maalesef internette içim burkularak izledim. Musul Ulu Camii gibi Irak’ın en eski minaresine sahip bir yüce mabedin de havaya uçurulacağı söyleniyor. Atabeyler döneminde Musul’da inşa edilen ve kenti süsleyen kültür varlıklarının ve dinî merkezlerin birkaç dakikada yerle bir edildiğini görmek insanın içini kanatıyor. Nebi Circis külliyesi Timur döneminde (14. yy.) bile büyük bir restorasyon geçirmiştir. Yani düşünün, bu zihniyetin, İstanbul’da olsa Fatih’in, Kanuni’nin türbelerini dinamitlerle dümdüz ettiğini gözümüzde canlandıralım.
Bu vahşetin ileride ne gibi kültürel yıkımları olur?
Bu zihniyetin egemen olacağı her yerde türbe, makam ve mezar gibi kültürel varlıklar ve değerli yapılar birer birer yıkılacaktır.