AZİZ DAVA ARKADAŞLARIM;
3 MAYIS 1944’DEKİ TOPLU TUTUKLAMALAR, TÜRKÇÜLERİN, TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN, CUMHURİYET TARİHİNDEKİ İLK BÜYÜK MAĞDURİYETİDİR.
HERKESİN BİLDİĞİ GİBİ, BU TUTUKLAMALARININ ASIL SEBEBİ, İKİNCİ BÜYÜK HARBİN GALİPLERİ ARASINDA YER ALACAĞI ARTIK BELLİ OLMUŞ BULUNAN SOVYETLER BİRLİĞİ’NE DOLAYLI BİR YARANMA SURETİYLE SOĞUMUŞ OLAN İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEYE ÇALIŞARAK, ORADAN GELEBİLECEK MUHTEMEL BİR TEHDİDE KARŞI, GÛYA VAKİTLİCE TEDBİR ALMAK ENDİŞESİNDEN KAYNAKLANIYORDU.
TABİÎ, TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ÜZERİNDEN GİRİŞİLEN BU GAYRETKEŞLİĞİN HERHANGİ BİR NETİCE VERMEDİĞİ, BİLAHERE, 1945 YILINDA, RUS DIŞİŞLERİ BAKANI MOLOTOV’LA TÜRKİYE’NİN MOSKOVA BÜYÜKELÇİSİ SELİM SARPER ARASINDA MOSKOVA’DA GERÇEK-LEŞEN MEŞHUR GÖRÜŞME İLE ANLA-ŞILACAKTI. MOLOTOV STALİN’İN TÜRKİYE’YLE İLGİLİ TALEPLERİNİ İHTİVA EDEN BİR NOTA VERİR. SELİM SARPER DİPLOMASİ TARİHİMİZİN “YÜZ AKI” DİYEBİLECEĞİMİZ BİR TAVIRLA NOTAYI REDDEDER. MOLOTOV, ŞAŞKIN, KIZGIN, ÇARESİZ BİR ŞEKİLDE TÜRK BÜYÜKELÇİSİNİ KAPIYA KADAR SAYGIYLA YOLCU ETMEKTEN KENDİNİ ALAMAMIŞTIR.
MUHTEREM ARKADAŞLAR;
3 MAYIS L944’DE “BAŞIMIZA GELENLER”İN, TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE KENDİ DEVLETLERİ TARAFINDAN “TABUTLUK”LARDA REVA GÖRÜLEN ENVA-İ ÇEŞİT ZULÜM VE İŞKENCENİN ÖNÜ VE ARKASINDAKİ SAHNENİN ÖZÜ, TABİR CAİZ İSE “ANHÂSI MİNHÂSI” BUDUR.
TUTUKLAMANIN, MAHPUSHANENİN, MUHAKEMELERİN TEFERRUATINA FAZLA GİRMEK İSTEMİYORUM; ÇOĞU, BURADAKİ HERKESİN BİLDİĞİ ŞEYLER. “IRKÇILIK-TURANCILIK” GENEL BAŞLIĞI ALTINDAKİ BİR YIĞIN DÜZMECE İTHAM VE İDDİADAN, SUÇ TEŞKİL EDEBİLECEK HERHANGİ BİR FİKİR VE YAHUT FİİLE DÖNÜK DİŞE DOKUNUR HİÇ BİR DELİL, KARİNE, KANAAT HÂSIL OLAMADIĞI İÇİN, BİR MÜDDET SONRA BÜTÜN MEVKUFLAR BERAAT ETMİŞ VE SERBEST BIRAKILMIŞLARDIR.
BENİM BU VESİLEYLE ASIL TEMAS ETMEK İSTEDİĞİM, BİRKAÇ BAŞKA HUSUS VAR Kİ, İZNİNİZLE ONLARI KISACA ÖZETLEMEK İSTERİM:
BİRİNCİSİ, 3 MAYIS 1944’DE AYNI SUÇLAMALARLA TEVKİF EDİLEN TÜRK MİLLİYETÇİLERİ, DAHA SONRAKİ YILLARDA, NİÇİN AYNI HEDEFLER DOĞRULTUSUNDA MÜCADELE ETMEYİ VE AYNI HAREKET TARZI İÇERİSİNDE OLMAYI BAŞARAMAMIŞLARDIR? HATTA AYNI FİKİRLERİ SAVUNDUKLARI VE HATTA GEREKTİĞİNDE BİRBİRLERİNİ MİLLÎ RUH VE SECİYEMİZE YAKIŞIR BİÇİMDE SAVUNABİLDİKLERİ BİLE SÖYLENEMEZ.
PEKİ, NEDİR BU HALİN İZAHI?
SEBEP, BASİT ŞAHSİYET ÇATIŞMALARI, MİZAÇ-MEŞREP UYUŞMAZLIKLARI, LİDERLİK REKABETLERİ Mİ, YOKSA FİKRÎ FARKLILIKLAR MIDIR? YOKSA ÇOK DAHA TEMEL BİR SÂİK OLARAK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ CEREYANININ FİKRÎ CÂZİ-BESİNİ, MEFKÛRE HEYECANINI KAYBETMESİ Mİ SÖZ KONUSUDUR?
NASIL OLMAKTADIR DA İNÖNÜCÜ TEK-PARTİ DİKTATÖRLÜĞÜNÜN ZULMÜNE UĞRAMIŞ, 1944’DE TABUTLUK İŞKENCELE-RİNDEN GEÇMİŞ TÜRK MİLLİYETÇİLERİNDEN BAZILARI, DAHA SONRAKİ YILLARDA TEPEDEN İNMECİ DARBECİ, MİLLİ İRADEYİ TANIMAYAN KESİMLERİ HAKLI ÇIKARTACAK TUTUM VE DAVRANIŞLAR İÇERİSİNE GİREBİLMİŞLERDİR.
BİRAZ GERİYE GİDECEĞİM, 1910’LU YILLARA… TÜRK MİLLİYETÇİLERİ, BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI BOYUNCA DÖRT-BEŞ CEPHEDE BİRDEN SAVAŞAN BİR ORDU VE DEVLETİ İDARE ETMİŞTİR. NETİCE İTİBARİYLE VE MAALESEF, DAHA ÇOK MÜTTEFİKLERİMİZİN HIYANETİ VE ERKENDEN PES ETMESİ YÜZÜNDEN MAĞLÛBİYETİ KABUL ETMEK ZORUNDA KALSAK DA BİLAHARE MİLLÎ MÜCADELEYİ GÖZE ALABİLEN, TEŞKİLÂTLANDIRAN, BAŞLATAN VE YÜRÜTEN DE EN BAŞTA TÜRK MİLLİYETÇİLERİDİR. HERKESİN BİLDİĞİ GİBİ, BÜYÜK ENVER PAŞA’NIN DA DAHA 1918’İN EKİM AYINDA ÖNGÖRÜP İFADE ETTİĞİ GİBİ (BKZ. HÜSAMETTİN ERTÜRK’ÜN HATIRALARI — İKİ DEVRİN PERDE ARKASI), BİRİNCİ SAFHASINI KAYBETTİĞİMİZ CİHAN HARBİ’NİN İKİNCİ SAFHASINI, TIPKI BALKAN SAVAŞLARINDA OLDUĞU GİBİ KAZANDIK VE İSTİKLÂLİYETİMİZİ TESCİL ETTİRDİK.
NE VAR Kİ, HARB-İ UMUMÎ’NİN İKİNCİ SAFHASI, YANİ 1919–1922 SÜRECİ, BAŞLAN-GIÇTA TAKTİK BİR TERCİH OLARAK GÜNDEME GELDİĞİ ÜZERE, İTTİHAD-TERAKKİ’NİN ÜLKÜCÜ – MİLLİYETÇİ UNSURLARININ DEĞİL, BATICI – MİLLİYETÇİLERİNİN ÖNDERLİĞİNDE YÜRÜTÜLDÜĞÜ İÇİN YENİ DÖNEMDE ÜLKÜCÜ MİLLİYETÇİLER SİYASETEN VE BÜYÜK ÖLÇÜDE TASFİYE EDİLDİLER. BUNUN EN HAZİN KARİNELERİNDEN BİRİ, HÂLÂ KANAYAN BİR YARA OLARAK DURMAKTADIR: TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN CEPLERİNDEN HARCA-YARAK İNŞÂ ETTİKLERİ TÜRK OCAĞI MERKEZ BİNASI BİLE ELLERİNDEN, KEYFÎ BİÇİMDE ALINDI VE BİR DAHA DA İADE EDİLMEDİ, MAALESEF.
İŞTE 1930’LU, 40’LI YILLARA BU MANZARA İÇERİSİNDE GELİNDİ. 30’LU, 40’LI VE 50’Lİ YILLAR BOYUNCA BİR TÜRLÜ TEŞKİLÂTLI SİYASÎ GÜÇ HALİNE GELEMİYEN ÜLKÜCÜ MİLLİYETÇİLER FİKRÎ ALANDA DA “TEKÂMÜL İÇİNDE VAHDET” VEYA “VAHDET HALİNDE TEKÂMÜL” DİYEBİLECEĞİMİZ BİR HAMLEYİ GERÇEKLEŞTİREMEDEN BİRKAÇ NESİLLİK YAKIN TARİHİN BÜYÜK ÖLÇÜDE DIŞINDA KALARAK 1960’LARI KARŞILADILAR.
1960’LARDA ALPARSLAN TÜRKEŞ’İN TEŞKİLÂTÇI VE KARİZMATİK LİDERLİĞİ VE BİLHASSA DÜNDAR TAŞER’İN EMSALSİZ ÖĞRETMENLİĞİ ALTINDA ŞÖYLE BÖYLE BİR VAHDETE KAVUŞAN ÜLKÜCÜ-MİLLİYETÇİ HAREKET, BİR YANDAN 40 – 50 YILDIR GÖRÜLMEMİŞ BİR AKSİYON VE MÜCADELE AZMİNE KAVUŞURKEN, BİR YANDAN DA VE ÇOK GEÇMEDEN KENDİ İÇİNDE YENİ YENİ TASFİYE HAREKETLERİNE SAHNE OLDU. KENDİ İÇERİSİNDE TABİÎ KARŞILANABİLECEK, MÜSAMAHA EDİLEBİLECEK FİKRÎ FARKLILIKLARA EN KÜÇÜK BİR TAHAMMÜL GÖSTERİLMEKSİZİN, KLASİK TASFİYE VE YAHUT TECRİT ETME YOLLARI KOLAYCI BİR ANLAYIŞLA BENİMSENİR OLDU. 1944’ÜN KADER ARKADAŞLARI, TABUTLUK KOMŞULARI 1970’LERİN KÜSKÜNLERİ VE ZAMAN ZAMAN DA HASIMLARI OLDULAR.
NE OLMUŞTUR, NASIL OLMUŞTUR DA BAZI FİKİR VE GÖRÜŞLERİNE ESASTAN İTİRAZ ETME HAKKIMIZ OLSA BİLE NİHAL ATSIZ GİBİ BİR AHLÂK VE KARAKTER ABİDESİNİ, İDEALİZM VE HEYECAN ADAMINI KAYBETMİŞİZDİR YAHUT O BİZDEN UZAK-LAŞMIŞTIR? ÜSTELİK BÜYÜK BİR ÂLİM, BİR TARİH ALLÂMESİ VE TARİH FELSEFECİSİ!
NE OLMUŞTUR, NASIL OLMUŞTUR DA BİR GÜN GELMİŞTİR Kİ, GALİP ERDEM GİBİ BİR ÜLKÜCÜ, BİR SERDENGEÇTİ, BİR DERVİŞ, BİR GAZİ-DERVİŞ, BİR ALPEREN, BİR GÖNÜL İLÂCI ADAM, ÜLKÜCÜLERİN, MİLLİYETÇİLERİN SİYASÎ TOPLANTILARINDA, BUNU ISTIRAPLA İFADE EDİYORUM Kİ, “YUHA”LANABİLMİŞTİR?
EVET, NE OLMUŞTUR? NASIL OLMUŞTUR?
NASIL OLABİLMİŞTİR Kİ, NEVZAT KÖSOĞLU GİBİ BİR MÜTEFEKKİR, BÜTÜN TÜRK-İSLÂM DÜNYASI İÇİN YÜZ AKI BİR AYDIN, BİR BEYANATI BAHANE EDİLEREK, BAZI İNTERNET SİTELERİNDE, ÜSTELİK ÜLKÜCÜLÜK-MİLLİ-YETÇİLİK ADINA HAKARET VE TERBİ-YESİZLİĞE MARUZ KALMIŞ VE KALMAK-TADIR?
DEĞERLİ ÜLKÜDAŞLARIM;
NASIL OLMUŞTUR DA TÜRK MİLLİYET-ÇİLERİNDEN BAZILARI, MİLLETİMİZİN MUKADDESATINA İNANMAYAN MAOCU ARTIKLARI YADA KOMİNİZMİN UNSURLARLA İŞ VEYA GÜÇ BİRLİĞİ YAPILABİLECEĞİNİ DÜŞÜNEBİLİRLER? KOMÜNİSTLERİN DAHA EVVEL DÜNYANIN HER YERİNDE BAŞVURDUKLARI KENDİ CEPHE GÜÇLERİNİ GENİŞLETME HEDEFİNE DÖNÜK VE ÇOK BİLİNEN ADIYLA “İLERİCİ BİRLEŞİK CEPHE” TAKTİĞİNE TESLİM OLURLAR.
NASIL OLURDA 12 EYLÜL ÖNCESİ BİRÇOK ÜLKÜDAŞIMIZIN EV ADRESLERİNİ YAYINLAYARAK ÜLKÜCÜLERİ KOMÜNİST KATİLLERE AÇIK HEDEF HALİNE GETİREN, HALEN İNTERNET SİTELERİNDE BÖLÜCÜ FİTNENİN ELEBAŞSIYLA KOL KOLA RESİMLERİ DOLAŞAN MAOCULARIN MİLLİ BİRLİK KONUSUNDA Kİ SAMİMİYETSİZLİKLERİNE İNANILIR? MİLLETİN İRADESİNİ CİDDİYE ALMAYAN MİLLİYETÇİLİĞİN BİR HEZEYANDAN İBARET OLDUĞU ANLAŞILMAZ.
NASIL OLURDA RAHMETLİ ALPASLAN TÜRKEŞ’İN 27 MAYIS TECRÜBESİNDEN SONRA “EN KÖTÜ DEMOKRASİYİ EN İYİ İHTİLAL İDARESİNE TERCİH EDERİM” SÖZÜ VEYA MERHUM MUHSİN YAZICIOĞLU’NUN “MİLLETİME ÇEVRİLEN NAMLUYA SELAM DURMAM” SÖZÜ HAFIZALARDAN SİLİNİR.
NASIL OLUR DA BAZI DOSTLARIMIZ SÖZDE MÜSLÜMANLIK VE MÜSLÜMANLARI DESTEKLEMEK ADINA MİLLET VE MİLLİYETE AİT DEĞERLERİMİZİN TÜRK’E AİT OLANLARINI ŞOVENLİK, KAVMİYETÇİLİK GİBİ SUÇLAMALARLA PEŞİNEN REDDEDENLERİ, ANCAK ÜLKEMİZDE OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILAN AYRIŞTIRMACI, MOZAİKÇİ ANLAYIŞLARI KÜRTÇÜLÜK BAŞTA OLMAK ÜZERE AZINLIKÇI TEŞEBBÜSLERİ KÜLTÜREL HAKLAR VE DEMOKRATİKLEŞME GEREKÇESİYLE HAKLI BULANLARLA YAN YANA OLABİLİR ONLARI MAZUR GÖSTERE BİLİR.
BU DURUM TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN KENDİ TARİH, KÜLTÜR VE MEDENİYETÇİ GELENEĞİNDEN, TARİH ŞUURUNDAN KOPUK BİR ZEMİNE KAYDIĞI TAKTİRDE NASIL SAVRULDUĞUNUN BARİZ BİR DELİLİ OLSA GEREKTİR.
DEĞERLİ ÜLKÜDAŞLARIM;
AÇILIM ADI ALTINDA HABUR’DA YAŞANAN REZALETLERİ DEVLETİN DEVLET KURUMLARININ, YÖNETİCİLERİNİN, YARGI MENSUPLARININ TERÖR ÖRGÜTÜ KARŞISINDA DÜŞÜRÜLDÜĞÜ UTANÇ VERİCİ DURUMLARI, BİNLERCE ŞEHİDİMİZİN KEMİKLERİNİ SIZLATAN, ONLARIN ACILI AİLERİNİN YÜREĞİNİ YAKAN MİLLETİMİZİN KANINA DOKUNAN UTANÇ VERİCİ SAHNELERİ UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ. BU DURUMUN SORUMLULARI BELLİDİR. HABUR DA TARİHİ BİR FACİA YAŞANMIŞ TÜRK DEVLETİNE MEYDAN OKUNMUŞTUR. BU YÜZ KARASI OLAYIN TEVİLİ VE TELAFİSİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
NE OLMUŞ, NASIL OLMUŞTUR DA TÜRK OCAĞI GİBİ 98 YAŞINA GELMİŞ VE YENİ BİR YÜZYILA YELKEN AÇAN TARİHİ BİR MİLLİYETÇİ KURULUŞUMUZ BUGÜN TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK PROBLEMİ OLAN BÖLÜCÜLÜKLE, ETNİK FİTNEYLE İLGİLİ MESELENİN ÇÖZÜMÜ HAKKINDA TESPİT VE TAVSİYELERİNİ DEVLET VE HÜKÜMET RİCALİNDEN İLGİLİ MAKAMLARA BİR RAPOR HALİNDE SUNDUĞU İÇİN RAPORUN MUHTEVİYATINA BİLE BAKILMAKSIZIN HAKSIZ İTHAMLARA MARUZ KALABİLMİŞTİR.
TÜRK OCAKLARI’NIN BU HAYATİ KONU ÜZERİNDE Kİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ SON DERECE AÇIK VE NETTİR. BUNA RAĞMEN BAZILARININ BU KONUDAKİ TUTUMUMUZU TERSİNE YORUMLAYARAK, KENDİLERİNCE HÜKÜMLER VERMEYE ÇALIŞARAK KARALAMAYA YÖNELİK ÇABALARI TÜMÜYLE HAKSIZDIR; GERÇEKLERİN VİCDANİ VE AHLAKİ ÖLÇÜLER BİR YANA BIRAKILARAK GÖRMEZLİKTEN GELİNMESİ NORMAL BİR TUTUM DEĞİLDİR. PSİKOLOJİK DENGE-SİZLİĞİN VE ZİHNİYET ÇARPIKLIĞININ İFADESİDİR.
BAŞTA TÜRK OCAKLARI OLMAK ÜZERE, ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA SORUMLULUK TAŞIYAN HERKES BU MİLLİ PROBLEM ÜZERİNDE TIPKI BİZİM YAPTIĞIMIZ GİBİ CİDDİYETLE DURMALI GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCE ÜRETMELİ, BUNLARI KAMUOYUNA VE BÜTÜN İLGİLİ ÇEVRELERE İLETMEYE ÇALIŞMALI, YETKİLİ VE SORUMLU HERKESE DUYURARAK ETKİLİ OLMALIDIR. HİÇ KİMSE VEYA HİÇBİR KURULUŞ BAŞINI KUMA SOKARAK, İÇİNE KAPANARAK, GELİŞMELERİ SADECE KURULU BİR TEPKİYLE İZLEYEREK GÖREVİNİ YAPMIŞ OLMAZ. BU TAVIR “ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİDİR” YANLIŞTIR, YARARSIZDIR.
ÇÖZÜMÜ KÜLTÜR VE MEDENİYETİMİZDE ARAMALIYIZ
TÜRKİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜ VE BEKASI AÇISINDAN HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN BU MESELENİN ÇÖZÜMÜNÜ DIŞ KAYNAKLI SUNÎ REÇETELERLE DEĞİL, KENDİ KÜLTÜR VE MEDENİYETİMİZDE, TARİHÎ TECRÜBEMİZDE ARAMALIYIZ.
KENDİ KÜLTÜRÜYLE ZITLAŞAN, MEDENİYETİNİ İĞRETİ BİR ELBİSE GİBİ ÜZERİNDEN SIYIRIP ATARAK MODERN VE ÇAĞDAŞ DÜNYAYA DÂHİL OLACAĞINI TAHAYYÜL EDEN KOZMOPOLİT AYDINLAR ÜLKEMİZE VE İNSANIMIZA BÜYÜK KÖTÜLÜK EDİYORLAR. ÖZELLİKLE GENÇ NESİLLERİN BEYİNLERİNİ VE RUHLARINI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR. VATAN VE MİLLET SEVGİSİNİ, İNANÇLI OLMAYI KÜÇÜMSEDİLER, ALAYA ALDILAR.
BU KOZMOPOLİT AYDINLARIN, KENDİ KÜLTÜR İKLİMİNDEN BESLENMEYEN, ÖZGÜN KAYNAKLARINDAN YARARLANMAYAN HİÇBİR OLUŞUMUN BAŞARI ŞANSININ BULUNMADIĞINI, TÜMÜNÜN ÖZENTİDEN İBARET KALACAĞINI BUNCA ACILARA VE TECRÜBELERE RAĞMEN HÂLÂ İDRAK EDEMEYİŞLERİ HAZİN BİR DURUMDUR.
KÜRESEL ETKİLERLE DÜNYEVİLEŞEN, YILGIN, BEZGİN, KORKAK VE ÜMİDİNİ KAYBETMİŞ BİR HALDE GÜNDELİK HAYATINI YAŞAMAYI TERCİH EDEN İNSANLAR, HANGİ SLOGANLA KONUŞURLARSA KONUŞSUNLAR İNANDIRICI OLAMAZLAR; TOPLUMA SAĞLIKLI VE GÜVEN VERİCİ BİR GELECEK HAZIRLAYAMAZLAR. İNANÇTAN KAYNAKLANMAYAN, EYLEME DÖNÜŞMEYEN SÖYLEMLER NE KADAR PARLAK GÖRÜNÜRLERSE GÖRÜNSÜNLER, NEFİSLERİ TATMİNDEN ÖTE BİR ANLAM TAŞIMAZLAR.
BUGÜN TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN GÖREVİ DÜNDEN DAHA KOLAY DEĞİLDİR. ÇÜNKÜ TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ HER DÖNEMDE OLDUĞU GİBİ DİKKAT VE BASİRET GEREKTİREN İÇ VE DIŞ MESELELERLE DOPDOLUDUR. DİĞER TARAFTAN İKİ YÜZ YILLIK MODERNLEŞME ÇABALARINDA SÜREKLİ ÖN PLANDA OLAN POZİTİVİST VE MATERYALİST DÜŞÜNCELER, KOZMOPOLİT EVRENSELCİ – İLERLEMECİ AKIMLARIN MEDYADAKİ İMKÂNLARINDAN YARARLA-NARAK KURDUKLARI BASKI VE BİLGİ ÇARPITMA ÇABALARI DÜŞÜNCE HAYATIMIZI OLUMSUZ ETKİLİYOR.
TOPLUMUN GERÇEKLERİ ÖĞRENMESİ ENGELLENİYOR. MİLLÎ KİMLİĞİMİZİ OLUŞ-TURAN TEMEL DEĞERLER SİSTEMATİK ŞEKİLDE YIPRATILMAYA ÇALIŞILIYOR. MİLLETİMİZ TARİHİMİZDEN ÖVÜNÇ DEĞİL, UTANÇ DUYACAK BİR SUÇLULUK PSİKOLOJİSİNE TAŞINMAYA ÇALIŞILIYOR.
MİLLETİMİZİ SEVMEK, TARİHİMİZLE ÖVÜNMEK, GEÇMİŞİMİZDEN GURUR DUYMAK HER VATANSEVER İÇİN TABİİ BİR TAVIRDIR. BAZILARI BUNA HAMASET DERLER VE KÜÇÜMSERLER. BU ONLARIN EKSİKLİĞİDİR. ÇÜNKÜ HAMASET, BİREYİN VATANINA VE MİLLETİNE KARŞI SEVGİ DUYMASI, SORUMLULUK TAŞIMASI DEMEKTİR. MİLLÎ BİR VECİBEDİR
EYLEME DÖNÜŞMEYEN BİR DÜŞÜNCENİN, AMELDEN YOKSUN BİR İNANCIN PRATİK BİR HÜKMÜ YOKTUR. ÇÜNKÜ MEDENİYETLER NEVZAT KÖSOĞLU’NUN ANLATIMIYLA, AMELLERLE KURULUR.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ DÜŞÜNCESİNİN DOĞRUDAN MİLLETİMİZE VÜCUD VEREN DEĞERLERLE BAĞLANTILI OLDUĞUNU, BUNLARA SAHİPLENMEK, YAŞAMAK VE YAŞATMAK ÇABASINDAN KAYNAKLANDIĞINI BİLİYORUZ.
BAŞKA BİR İFADEYLE MİLLETİMİZE AİT DEĞERLERİ, ONLARIN OLUŞTURDUĞU KİMLİĞİ ETKİLİ VE GEÇERLİ KILDIĞIMIZ, HAYATA YANSIMALARINI SAĞLADIĞIMIZ ÖLÇÜDE MİLLİYETÇİLİK YAPMIŞ OLURUZ.
MEVCUT ŞARTLARDA SÜREKLİ YAKINMAKLA, ŞER GÜÇLERİN YAPTIKLARINI DEVAMLI VURGULAMAKLA SADECE TEHLİKELERİ İŞARET ETMEKLE KALIRIZ. BU TARZDA ISRAR ZİHNİ PATİNAJ ANLAMINA GELİR. HEM MESAFE ALAMAYIZ HEM DE BIKTIRICI OLURUZ; TOPLUMDAN İLGİ VE İTİBAR GÖREMEYİZ.
ŞU ANDA BURADA 3 MAYIS’I KUTLAYAN AZİZ DAVA ARKADAŞLARIMIZIN BİRÇOĞUNUN 1970’Lİ YILLARDA, DELİKANLILIK ÇAĞLARINDA, BÜTÜN İMKÂNSIZLIKLARA RAĞMEN BÜTÜN BİR DÜNYAYA KAFA TUTARCASINA ASİL BİR HEYECANLA VE YÜKSEK BİR GÖREV ŞUURUYLA BÜTÜN BİR ANADOLU’YU ADETA DEMİR ASA DEMİR ÇARIK İLE DOLAŞARAK TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ RUH VE HEYECANINI AHMET YESEVİ’İN ALPERENLERİ DERVİŞ GAZİLERİ MİSALİ TUTUŞTURDUKLARININ BİZZAT ŞAHİDİYİZ.
ANADOLU YAYLALARINDA FIRTINALAR KOPARTAN, RAHMETLİ EBUL FEYİZ ELÇİ BEY’İN DEYİMİYLE “ANKARA VE İSTANBUL CADDELERİN DE YÜRÜDÜKLERİNDE MOSKOVA DA DEPREM TESİRİ YAPAN” TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE ÜLKÜCÜ BOZKURTLARA NE OLDU? ÜZERİMİZE ÖLÜ TOPRAĞI MI SERPİLDİ?
BUGÜN TÜRK MİLLİYETÇİLERİ’NİN HERHANGİ BİR SİYASİ PROJEYE BAĞLI OLMAKSIZIN DA SİVİL ALANDA YAPACAKLARI ÇOK BÜYÜK HİZMETLER VARDIR. MİLLİYETÇİ TEŞEKKÜLLERE DESTEK VERMEK MİLLİYETÇİ KİTAP DERGİ VE YAYIN ORGANLARINI DESTEKLEMEK TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ FİKRİNİN GENÇ NESİLLERE İNTİKALİNİ SAĞLAMAK KONUSUNDA GAYRETLER GÖSTERMEK GİBİ.
ŞİMDİ NASIL OLMAKTADIR DA ACI ÇEKMEKTEN ZEVK ALAN BİR RUH HALİYLE SADECE YAKINMAKTA, OLANI BİTENİ SESSİZCE SEYRETMEKTE VEYA SADECE KINAMAKLA VE HER TAŞIN ALTINDA BİRKAÇ HAİN ARAMAKLA YETİNMEKTEYİZ
BÜTÜN BUNLAR SADECE SİYASÎ-AHLÂKÎ PROBLEMLER MİDİR, YOKSA ONUNLA BİRLİKTE VE AYNI ZAMANDA ALTINDAN KALKILAMAYAN, BAŞ EDİLEMEYEN FİKRÎ-FELSEFÎ ZAAFLARIN YOL AÇTIĞI ZİHNÎ KEŞMEKEŞ, GAYESİZLİĞİN GETİRDİĞİ BİR İSTİKAMETSİZLİK VE ÖLÇÜSÜZLÜK DE BU NETİCEDE ÂMİL OLMUŞ MUDUR?
MESELENİN ACI TARAFI, BELKİ DE BÜTÜN BUNLARIN HEPSİNİN BİRDEN VÂRİT VE MEVCUT OLDUĞUDUR.
MÜŞAHHAS BİR ÇIKMAZA TEMAS EDEREK HUZURUNUZDAN AYRILMAK İSTİYORUM:
12 EYLÜL’ÜN ZULÜM VE İŞKENCE ÇARKLARINDA BİR NESLİ ÂDETA “UN-UFAK” OLMUŞ BİR CÂMİA, NASIL OLUR DA, NİÇİN VE HANGİ SEBEPLE 12 EYLÜL HUKUKUNUN DEĞİŞİP DEĞİŞMEMESİNİ “TARTIŞIR”?
BUNDA, ŞU VEYA BU SEBEPLE “TARTIŞILABİLİR” BİR YÖN BULUR?
DİĞER HER ŞEY, HER DÜŞÜNCE, HER ENDİŞE BİR TARAFA, FAKAT 12 EYLÜL KODAMANLARININ, İŞKENCECİLERİNİN, CELLÂTLARININ YARGILANMALARINA BIRAKIN KARŞI ÇIKMAYI, BU KONUDA TARAFSIZ KALMAYI BİLE HAKLI GÖSTEREBİLECEK VATANÎ, SİYASÎ, FELSEFÎ VE İNSANÎ SEBEP NEDİR?
ÜLKÜCÜ MİLLİYETÇİLİĞİN MİLLÎ, MANEVÎ, TARİHÎ VİCDANI DA MİSYONU DA MESULİYETTEN ÖTEYE, BÖYLE BİR VEBALİ, AYIBI, UTANCI VE İZZET-İ NEFİS YARASINI ASLÂ VE ASLÂ TAŞIYAMAZ.
GELECEK 3 MAYIS’LARIN DAHA DERİN BİR VİCDANÎ, FİKRÎ VE FİİLÎ MUHASEBE VE MURAKABEYE MEDAR OLMASINI DİLEYEREK HEPİNİZİ SAYGI İLE SELÂMLIYORUM, AZİZ FİKİR VE DAVA ARKADAŞLARIM…