Eskişehir Türk Ocağı tarafından düzenlenen Yönetmenliğini Neşe Sarısoy Karatay ve yapımcılığını Zafer Karatay’ın yaptığı “Kırımoğlu: Bir Halkın Mücadelesi” belgeselinin Eskişehir galası ve Berkant Çolak tarafından hazırlanan “Kırım Tatar Türklerinde Kayıp Zamanlar Fotoğraf Sergisi”nin açılışı yapıldı.Başkanımız Prof.Dr. Nedim Ünal, gala öncesi serginin açılışında yaptığı konuşmada, Kırım Türklerinin bin yıldır vatanı olan Kırım’dan cani,katil Stalin tarafından topraklarından sökülüp atıldıklarını insanlık dışı uygulamalarla işkencelere ve zulümlere tabii tutulduklarını bu vahşeti dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini belirtti. Bugün Kırım’ın küllerinin arasından tekrar doğduğunu belirterek, “Başlarında efsanevi Lider Mustafa Abdülemil Kırımoğlu olmak üzere Kırım Türkleri yeniden Kırıma ruh vermeye başladı. Bugün o efsane insanın hayatını, unutulmaz belgeselini izleyeceğiz” dedi.
Konuşmanın ardından serginin açılışı yapıldı. Yönetmen Karatay, katılımcılara fotoğrafların çekildiği bölge hakkında bilgi verdi.Daha sonra belgeselin Eskişehir galası yapıldı.Sürgün,ölüm,acı ve gözyaşı,hasret ve sönmeyen umutlar..Kısaca bu sözlerle özetlenebilecek belgeselde Kırım Tatarlarının yakın tarihi ve vatanda yaşamak için mücadele eden yılmaz, cesur ve onurlu insanların ve onların kahraman liderlerinin hayat hikayesi anlatıldı. Belgesel,vatan mücadelesi sırasında yaşanan acı öykülerle, anılarla, belgelerle bir milletin yakın tarihine tanıklık edilerek ,topyekun sürgün edilen bir halkın dramını, vatan özlemini ve vatanlarına dönmek için yaptığı barışçı mücadeleyi canlı tanıklarının gözünden aktararak duygulu anların yaşanmasına ve kadim Türk Vatanı Kırım toprağının gözyaşına ortak olmamızı sağladı.
Gala sonunda belgeselin yönetmenliği yapan Neşe Sarısoy Karatay’ın çekimlerde yaşanılan sıkıntılara değinerek geçmişte Kırım Halkına yapılan işkence ve zulümleri bizzat yaşıyormuşcasına zorlandıklarını, çekimleri zor gerçekleştirebildiklerini ifade etti.Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu’nun hayatına baktığımızda 15 sene Sovyet hapisanelerinde işkence ve baskılara boğun eğmediğini,313 günlük açlık grevini yaparak mücadelesinden taviz vermediğini tüm zorluklara rağmen davasından vazgeçmediğini görüyoruz diyerek sözlerine son verdi.
Yapımcılığını yapan eşi Zafer Karatay ise bir gecede vatanlarından sürülen,yok edilmek istenen bir milletin Kırım Davasının haklı bir mücadele olduğunu ve bu mücadelede hiç bir zaman silah kullanılmayarak insanların haklarını savunan,mücadele eden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun büyük bir kahraman olduğunu ifade etti.18 Mayıs Kırım sürgününü yaşayan insanlarla konuştuğunuzda o sürgün faciasının büyük zulmünü gerçek anlamda farkettim.Bu belgeselde kadınların daha anlatamadığı o kadar vahşi ve barbar olaylar var ki insanlık dışı tahammül edilemez yaptırımlar.Allah kimseye böyle bir acı vermesin.Biz bu belgeselde onca acıya ve zulme rağmen bu insanların nasıl hayata tutunduklarını,küllerinin arasından nasıl yeniden doğduklarını ve vatan,din,bayrak mücadelesinin nasıl birlikte verdiklerini bütün dünyaya göstermek için bu belgeseli hazırladık.Dünya kamoyunda Kırımlılar bu sürgünü hak ediyorlardı gibi propaganda yapanlara karşılıkta bu sürgünü yaşayan insanların yaşadıklarını tarafsızca anlatarak ve insan hakları savunucularının şahitliklerini kullanarak bu tür propagandaların saçmalıklarını gözler önüne serdik. Görsünler ki bu insanlar yalan söyleyemiyorlar.Görsünler ki bütün dünya yüreğinde merhamet olan,insan haklarına saygılı olan Rus,Ermeni,Yahudi hangi millette olursa olsun yaşananlar karşısında vicdanı sızlar diyerek sözlerini tamamladı.
Kapanış konuşmasında Başkanımız Ünal; ‘Kırım’da yaşananlar çok acı.Ne yazık ki biz Türkiye’de bunları yeni yeni öğreniyoruz ve genç nesillerimiz bunları bilmiyor.Yabancılar o destansı mücadeleleri bizden daha iyi biliyorlar.Bu destansı mücadelenin dünyaya duyrulmasını sağlayan Yazar Cengiz Dağcı,rahmetli gazeteci Kemal Çarpaz ile belgeseli hazırlayan Karatay ailesine ve fotoğrafları hazırlayan Berkant Çolak’a sonsuz teşşekkür ederim’ dedi.
Galanın sonunda Başkanımız Prof.Dr.Nedim Ünal,Karatay ailesine Orhun Kitabelerinin minyatürünü ve katkılarından dolayı takdir belgelerini takdim edip bu güzel çalışma için emeği geçenlere şükranlarını sunması ve bu çalışmaların dahada çoğalarak yaşanan çilelerin,zulümlerin Türk Gençliği tarafından bilinmesi ve bunun şuurunda yaşanması temennisiyle ile son erdi.