Bu haftaki Perşembe Sohbetinde “İslam,Felsefe ve Bilim” konusuyla Gazi Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Kazım Sarıkavak bizlerle oldu.Sayın Karakavak konuşmasında özetle şunları söyledi;
Bilgi sevgisi anlamına gelen felsefe, kavram olarak genelde “varlık, bilgi ve değer üzerine sistemli düşünme” olarak tanımlanır. Soru sorma sanatı olarak da tanımlanan felsefe, aynı zamanda varlığı akıl aracılığıyla tanıma etkinliğidir. İlkçağdan bugüne insan hem varlığı, hem kendisini ve hem de kendisinin evrendeki konumunu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır.
Bilim, esasında İlkçağdan Yeniçağa kadar felsefe ile birlikte düşünülür ve ayrı bir etkinlik alanı olarak pek görülmezdi; ancak Yeniçağ yani özellikle 17.yy.’dan sonra yavaş yavaş bilimler felsefeden ayrılarak bağımsız birer etkinlik alanı haline gelmeye başlamıştır. Bilim genelde tanım olarak “örgün bilgiler bütünü” şeklinde tanımlanır. Deney ve gözleme dayanan bilimde yasalar önemlidir. Ayrıca bilim ve felsefe farkı konusunda şu iki husus oldukça önemlidir. Birincisi, felsefede sorular, bilimde ise sonuçlar önemlidir. İkinci olarak felsefe, varlığı tümel olarak inceler, bilim ise varlığı parçalar/bölümler halinde inceler.
İslam açısından felsefeye ve bilime baktığımızda; İslam her iki etkinlik alanına pozitif bakar, “Kime hikmet verilmişse ona hayır verilmiştir” ve “Hiç bilenle bilmeyenler bir olur mu?” ayetleriyle yüce Allah, insanların hem bilgelik anlamına gelen hikmete hem de varlığı bilme ve anlama çabası olan bilime yönelmelerini, bu yolda çaba içerisinde olmalarını istemektedir.