Eskişehir Türk Ocağı Perşembe Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu Araştırmacı-Yazar, Arşiv Uzmanı Ebubekir Subaşı idi. “Dünü, Bugünü ve Yarınıyla Libya ve Arşivleri” başlıklı konuşmasında Subaşı özetle aşağıdaki ifadeleri kullandı:
TOLUN-OĞLU AHMED’LE BİRLİKTE TÜRKLERİN LİBYAYA GELİŞLERİ
Ahmed, Halife Mütevekkil’in özel askerî birliğinin komutanı olan babası Tolun’un ölümü üzerine onun yerine 841-855’de aynı göreve tayin edilmiş oldu. Bizans’a karşı verdiği mücadelelerle tanındı ve bu arada bilgisini artırdı. Daha sonra bir dizi sebepler ve olaylar üzerine vali naibi olarak Bağdat’tan Mısır’a gönderildi. Ahmed b. Tolun bölgeye geldiğinde Nil Nehri’nin batı yakasından İskenderiye dahil Akdeniz sahili boyunca Trablusgarb ve Berka’ya kadar olan Yukarı Mısır’da muhtelif isyancı gruplar bulunuyordu. Nitekim Ahmed buralardaki ilk hasmı İsa b. Şeyh ile savaşmak üzere 24 bini Türk, 40 bini zenci (Sudan’lı), 7 bini Arap ve geri kalanı da Rum ve diğer milletlerden olmak üzere toplam 100 bin kişilik bir ordu kurmuş bulunuyordu. Bağdat’tan gelen haberler artık Ahmed’in Aşağı Mısır’ın idaresi yanında Yukarı Mısır ile Berka ve civârını da kendi uhdesine alacaktı.
TRABLUSGARP EYALETİNE GENEL BİR BAKIŞ (1551-1912)
Malta şövalyelerinin Trablusgarp’ı ele geçirmeleri üzerine buradan 1519 yılında İstanbul’a gönderilen yerli ahalinin temsilcileri ilk defa Osmanlı Devleti ile irtibat kurarak yardım talebinde bulundular. Bu sene Mısır fâtihi Yavuz Sultan Selim Han’ın son senedir. Divân-ı Hümâyûn Enderûn Ağalarından Hadım Murat Ağa’yı Beylerbeyi unvanıyla birlikte emrine verilen bir filo ve 6.000 askerle buraya göndermiş bu eyaletin temellerini atmıştı.
Başlangıçta Malta şövalyelerinin ellerinden kurtarılıp İtalyan istilasına kadar elde kalmış bu eyaletin Osmanlı devri dört ayrı dönemde incelenmektedir;
1- Osmanlı’nın tam hâkimiyetindeki ilk beylerbeyiler dönemi,
2- Dayılar dönemi
3- Karamanlı Hanedanı dönemi (17111-1835)
4- Merkezi idareye doğrudan bağlandığı ikinci valiler dönemi (1835-1912).
Şehrin surları dışındaki asayiş ve emniyet daha ilk dönemde getirilen askerlerin yerli kadınlarla evlilikleri sonucunda ortaya çıkan Koloğulları tarafından sağlanmaya başlandı. Bunlar daima bir Başağa idaresi altında bulundular. Daha sonra buranın Karamanlı Ahmed Paşa’nın eyaleti ele geçirdiği 1711 yılından 1835 yılına kadar yarı müstakil bir devlet gibi idare edildiğini görmekteyiz. Osmanlı hâkimiyetinin ikinci defa doğrudan İstanbul’dan sağlandığı son dönem ise 1912 yılına kadar devam etti. 1551 yılında Sinan Paşa ile Turgut Reis, Trablusgarb’ı kesin olarak Osmanlı topraklarına kattılar.
İTALYAN MÜDAHALESİNDE HÜKÜMETİN ACZİ VE TRABLUSGARB’A OSMANLI SUBAYLARININ GÖNDERİLMESİ
Nihayet İtalya uzun zamandır hazırlanmakta olduğu savaşı başlatma zamanının geldiğine hükmederek Osmanlı Devleti’ne 28 Eylül 1911’de bir nota verdi. Bu nota özetle; “Osmanlı Devleti Trablusgarp ve Bingazi’nin ilerlemesi için hiçbir şey yapmamıştır. Halbuki bu bölge İtalya kıyılarına yakınlığı dolayısıyla kendileri için hayati önem taşımaktadır. Buralara medeniyet götürülmesi zorunludur, fakat bu konudaki İtalyan görüş ve fikirleri Osmanlı Devleti tarafından tasvip edilmediği gibi İtalya’nın buradaki teşebbüslerini inatla engellemiştir. Şimdi Osmanlı Devleti’nin İtalya ile kendi menfaatlerine ters düşmeyecek bütün iktisadi imkânları vermeye hazır olduğu ancak İtalya hükümetinin geçmişte yapılanları göz önüne alarak buna güvenmemektedir. İtalya Trablusgarp ve Bingazi’yi askeri olarak işgale karar vermiştir, bundan başka çaremiz de kalmamıştır. Artık buradaki Osmanlı memurlarının işgale muhalefet etmemeleri gerekmektedir.”
Trablusgarp’ta hükümetin gizli desteğini alarak vatan savunmasına koşan gönüllüler arasında subaylar arasında Binbaşı Enver ve Kolağası Mustafa Kemal Beylerden başka Fuat Bey (Bulca), Nuri Bey (Conker), Eşref Sencer Bey (Kuşçubaşı), Ali Fethi Bey (Okyar), Halil Bey (Enver Bey’in amcası), Nuri Bey (Enver Bey’in kardeşi), Ekrem Bey (Müşir Recep Paşa’nın oğlu), Albay Neşet Bey gibi daha nice kahramanları sayabiliriz.
Enver Bey ve arkadaşları Trablusgarp’ta olağanüstü bir çalışma ve gayret gösteriyorlar ve adeta hiç yoktan bir direnme gücü meydana getiriyorlardı. Gönüllü subayların gelişlerinden sonra Trablusgarp savunması üç ana bölgeye ayrılıyordu;
1- Trablus komutanlığı: Kurmay Albay Neşet Bey kumandasında.
2- Bingazi Komutanlığı: Kurmay Binbaşı Enver Bey kumandasında.
3- Derne Komutanlığı: Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal Bey kumandasında.
Arşivlere gelince; iki bin beş yüz dosya içinde evrak ve iki bin üç yüz elli defter bulunmaktadır. Bu sayılarda son olarak gelen bazı eklemeler ve diğer değişiklikler olmasına rağmen henüz büyük bir fark meydana gelmemiştir. Tasnif faaliyetleri ve Osmanlı Türkçesi eğitimitarafımızdan yürütülmekte ve gerekli dokümanlar hazırlanmaktadır.
Ocak başkanımız Prof.Dr. Nedim Ünal’ın teşekkür konuşması ve konukların meseleye dair sorularıyla gece sona erdi.