Eskişehir Türk Ocağı Geleneksel Perşembe Sohbetleri 13. 10. 2016 tarihli programında TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) mensubu Ali Ergun Çınar “Belgeler Işığında Türk-Afgan İlişkileri” başlıklı sunumuyla konuğumuz oldu.
İki toplumun çok derin ve samimi münasbetleri olduğunu vurgulayan Çınar, 18. yüzyılın ikinci yarısında Afganistan ve Osmanlı Devleti’nin çok kısa sürede iletişime geçtiğini 19. Yüzyıl boyunca taraflar arasında karşılıklı münasebetler olduğunu, çok sayıda Afgan seçkininin bu dönemde Osmanlı topraklarına yerleştiğini ve bu kişilerin kabul ve himayeye mazhar olduğunu belirtti. 1877 yılında ulemadan Ahmed Hulûsi Efendi başkanlığında Afganistan’a gönderilen sefaret heyeti ve bu heyetin faaliyetlerine değinen konuşmacı 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dışişlerinde İngiltere’ye bağımlı hale gelen Afganistan’ı Osmanlı Devleti’nin mümkün olduğu kadar bağımsız bir devlet olarak tanımaya çalıştığı ve topraklarındaki Afgan tebaasını doğrudan himaye ettiğini söyledi.
Maneviyat ve eğitim dünyamızın önemli müesseselerinden olan ve Osmanlı topraklarında açılan çok sayıdaki Afgan tekkelerinden de bahsederek bu tekkelerin gördüğü fonksiyonlardan ve Osmanlı Devletiyle olan ilişkilerine temas ile Üsküdar ve Kudüs Afgan tekkeleri ile ilgili ayrıntılı bilgi verdi. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin Afganistan’la ilgili bilgi ve haber kaynaklarının Londra Sefareti, Bombay Başşehbenderliği, Tahran sefareti ve Afgan Tekkeleri ve Hac döneminde Hicaz Vilayetine gelen Afgan seçkinleri olduğunu belirten Çınar; tarafların 19. yüzyılın sonlarında ve 20. Yüzyılın başında çeşitli isimler altında diplomatik ilişki kurmaya teşebbüs ettiğini ancak bunların İngilizlerin müdahalesiyle önünün alındığını söyledi. Afganistan’ın 19. yüzyılın sonlarından başlayarak Osmanlı modernleşmesinden istifade etmeye istekli olduğunu belirten konuşmacı sanılanın aksine çok sayıda tabip asker, muallim, maliyeci gibi uzmanın cumhuriyet döneminden önce Afganistan’a hizmet için gittiğini de sözlerine ekledi.
Çınar, seçkin bir Afgan aydını olan Mahmud Tarzi’den de bahsederek yirmi yıl Osmanlı Devleti’nde yaşayan Tarzi’nin pek çok Türk uzmanını Afganistan’a celp ettiğini ve adı geçenin hayatını Afganistan’a adadığını belirttikten sonra iki ülkenin 1921 tarihi itibariyle diplomatik ilişki kurmalarını müteakip doğrudan temas kurmalarının mümkün olduğunu ve Türkiye Cumhuriyetinin Afganistan’a yönelik eğitim ve insan gücü yardımının daha sistemli ve programlı hale geldiğini belirtti.
1920’li yıllardan başlayarak 1960’lı yılların sonuna kadar Afganistan’a gelen çok sayıda seçkin Türk’ün Afganistan’a askeri, ilmi, kültürel ve sıhhi alanlarda yaptığı değerli katkıları ayrıntılı bir şekilde anlatan konuşmacı Türk uzmanların Afganistan’ın ilklerinde öncü olduklarını söyledi. Ayrıca ilk Siyasal Bilgiler Fakültesinin, ilk Tıp Fakültesinin, ilk Veterinerlik Fakültesinin, ilk devlet hastanesinin, ilk sanatoryumun, ilk Akıl Hastanesinin ilk Askeri mektebin ve daha pek çok ilkin Türk uzmanlar ve hocalar tarafından hayata geçirildiğini ve Afganistan’da çeşitli bilim dallarında yazılan ilk kitapların Türkler tarafından hazırlandığı gibi bilgileri de dinleyicilerle paylaşan Çınar, Türkiye’nin Afganistan’a olan alaka ve muhabbetinin bugünde devam ettiğini ifade ederek sözlerine son verdi.
Konukların soruları ve temenniler ile program sona erdi.