Çağlar üstü mesajdan beslenerek oluşturulmuş dizeler, çağları aşan hitaplarıyla bize kadar gelebilirler. Yunus Emre’nin mesajını bu çağlara taşıyan en önemli unsurlardan birisi Kur’an’ı ve Kur’an vahyini ilk duyan Peygamberimizin hadislerini kendine rehber alması ve onun mesajını, kendi benliğinde özümseyip yoğurarak kendi dizelerine aktarmasıdır.
Onun şiirlerinde esin kaynağı hiç kuşkusuz İslam dininin Kur’an ve Peygamberimizin hadislerinden müteşekkil olan iki ana kaynağıdır. Yunus Emre, buralardan öğrendiklerini şiirlerine yansıtmıştır. Divanından yola çıkarak Yunus Emre’nin Kur’an’ı iyi okuyup iyi özümsediği rahatlıkla söylenebilir. O’nun Kur’an bilgisi, şiirlerine metin ve meal olarak aktardığı ayetler ve bu ayetlerden anladıklarına bakılırsa, çok iyi düzeydedir.
Bu söylenenlere en güzel örnek Kur’an’da 69 kez tekrarlanan “واتقوا/ (=vetteqû) Allah’la aranızdaki samimi ilişkiyi bozacağı gerekçesiyle O’nun yapmanızı hoş görmeyeceği şeylerden sakının” emrini “ولا تَضَرّعوا / acizliğinizi itiraf edin” (6.En’âm, 43) emriyle birleştirerek arka arkaya şiirine alması ve kulun, yaptığı hatadan dolayı tevbe etmesi gerektiğini söylemesidir:
“Kur’ân eydür ki ‘vettekû’ gine eydür ki ‘tezarra‘û’
Kâhil olup oturmagıl tîz tevbeye gelmek gerek”
Yûnus’un sözi şi‘irden ammâ aslı(dur) kitâbdan
Hadîsile dinene key (bilgil) sâdık olmak gerek”
Sıradan bir kişiden, Kur’an’ı yüzeysel bilen bir kişiden bu ayrıntıları yakalaması beklenemez. Yunus Emre, Kur’an’ı, kendi düşüncesinin en temel öğesi haline getirmiş ve bu konudaki derinliğini mısralarında en güzel şekilde işlemiştir” dedi.