Türkülerimiz İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü döneminden itibaren süregelen bir yapıya sahip olması dolayısıyla yüzyılların birikimini kuşaktan kuşağa aktaran çok önemli araçlardır. İşledikleri konular itibariyle de toplumun duygu ve düşünce hazinesi olan türkülerimiz, hayatın her anından bireysel konulara kadar her şeyi barındırırlar. Türkülerde kimi zaman bir annenin feryadı kim zaman bir aşığın hüznü ya da sevinci kimi zaman da bir bülbülün ötüşü kimi zaman Çanakkale’ye Yemen’e giden askerilerin ayak sesleri çınlar…
Kültür hazinemizin en önemli ve edebi unsurlarından biri olan türkülerimiz geçmişi aydınlatarak millete ait geleneği geleceğe aktarırlar ve bizi biz yapan, bizi başkalarından ayıran en kıymetli değerlerimizdendir. İnsan hassasiyetinin derinliklerinden çıkarak bir kimliğe bürünen türküler zamanla milletin kimliği olurlar. Bu sebeple bir milleti tanımak, o millet hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsak öncelikle, o milletin kültür değerlerine bakmamız gerekir. Bütün kültür değerlerini özellikle bu kültür unsurlarından biri olan türkülerini unutan bir millet özünü, geçmişini unutmuş, kimliğini yitirmiş, yabancılaşmaya, başkalaşmaya, mahkûm olmuş demektir.
Bu düşüncelerle ve hassasiyetle kültürümüze hizmeti şiar edinen Bozüyük ekibi, hem ilçelerinde hem de ülke sathında yaptıkları faaliyetlerle temayüz etmişlerdir. Eskişehir Türk Ocağı olarak, başta Mehmet Uysal olmak üzere Türkü topluluğuna ve soğuk hava şartlarına rağmen bu ekibe refakat ederek aramızda bulunan Bozüyük Türk Ocağı Başkanı Ahmet Arın’a teşekkür ediyoruz.