Bazen insanlar şiir yazarlar, kelimeleri en güzel şekilde yanyana getirirler. Onlarla kalbimizi kılmıldatırlar. Onlarla kanatlanırız, geçmişin güzelliklerine, geleceğin iyi olmasını umut ettiğimiz iklimlerine.
Nadiren de olsa, hayatlarıyla da şiirleşirler insanlar. İşte Mehmet Akif bunlardandır. Hüseyin Cahit, “Mehmet Akif’in hayatı, eserlerinden çok daha muhteşem bir şiirdir” der ve onun, şiir gibi anlamlı ve güzel hayatına dikkati çeker. O öyle bir şiirdir ki, hayal danyasında koskocaman bir millet; fikir dünyasında devasa bir medeniyet vardır.
Sadece dikkati çekmez Hüseyin Cahit, “şiir adam” demek ister onun için. Onunla ilgili en güzel, ona en yakışan sıfatlardan birisini bulur. Adı şiirle özdeşleşmiş, adı şiiri çağıran/çağrıştıran insandır o, yazardır o, münevverdir o.
Tanpınar, “dua şiirin en yüksek merhalesidir, ruh kainatla duada birleşir” dedikten sonra ekler; “bir kahramanın en büyük kudreti, her hissi ve düşünceyi alemşumul bir dua haline getirebilmesidir.” Bu şiir ve şair tanımlarında Tanpınar, adeta Mehmet Akif’i ve şiirlerini tarif eder. Çünkü o, şiirlerini, bir milletin kurtuluş macerasının “ortak bir duası” hâline dönüştürmüştür. Bu öyle bir duadır ki, kendine mahsustur, onda yer yer yakarış, yer yer sitem ve isyan içiçe geçmiştir. Zor günlerin taksirâtı.
Tanpınar’ın yukarıda söylediği sözü İstiklâl Marşı’na rahatlıkla uyarlayabiliriz. Ne dersiniz, bu millî marş Türk milletinin ortak macerasının, küllerinden yeniden doğuşunun ve yine bu necip milletin ruhundan alınan ilhamla, milyonlarca yürekten hep birlikte terennüm edilmesi demek değil midir? Bu macerayı, her gün yeniden anış/unutmayış, o karanlık günlere bir daha asla dönmeme, o zillet günlerini bir daha asla yaşamama azminin ve kararlılığının tekrarı değil midir? Doğruluktan ayrılmamanın, Hak ve halk dışında hiçbir güce boyun eğmemenin ikrarı değil midir? Elbette öyledir ve öyle olacaktır, kalacaktır.
Evet bu duygularla,
Binlerce minnet ve dua ile,
Yerinde rahat uyu, mekânın cennet olsun şiir adam.” Dedi. Soru Cevaplar ile sohbet devam etti.