İslam Dini ilk geldiğinde Arap Yarımadasında müşriklerin dışında Yahudi ve Hıristiyanlarla karşılaşmış, çok kısa sürede Bizans’la hemen hudut olmuştu. İslam’ı kendileri için en büyük rakip gören Hıristiyanlar, özellikle de Bizanslı Hıristiyan teologlar İslam’a cephe almış, İslam dini ile onun peygamberi ve Kutsal Kitabı hakkında mesnetsiz iddia ve iftiralarda bulunmuş ve İslam’a insafsızca saldırmışlardı.
İslam düşmanlığını Bizans’tan alan Batıda İslam düşmanlığı daha da ileri götürülmüş ve bütün bu ortaçağ boyunca Batıya çarpıtılmış İslam imajı hâkim olmuştur.
İşte bugün batıda İslam ile ilgili olumsuz algılamaların birçoğu asırlar boyu sürdürülen İslam düşmanlığının günümüzdeki kalıntılar ile buna eklenen yeni unsurlardır. 11 Eylül sonrasında Batıda İslam ile terör eş tutulmuştur.
Bugün Avrupa’da 25 milyonu aşan Müslüman yaşamaktadır ve bunların 5 milyonunu Türkler oluşturmaktadır. Türkler 1960’lı yıllardan itibaren Avrupa’ya çalışmak üzere gitmişler, bu göç 80’li yıllardan itibaren politik göçler olmuştur. Genelde Müslümanların özelde Türklerin karşılaştıkları birçok problem vardır. Türkler kurdukları dernekler veya birlikler vasıtasıyla kendi kimliklerini korumaya çalışmaktadırlar.
Devletin hizmeti göç dalgasını çok geriden takip etmiştir. Günümüzde devlet her kademede hizmet götürmekle birlikte Avrupa’da ki üçüncü ve sonraki nesillere Türk milli kültürü ve değerlerini doğru dürüst vermek üzere Türk Diyanet Teşkilatı ve diğer devlet kurumları faaliyetlerini gözden geçirip yeniden organize olmalılar.” Dedi.
Daha sonra söz alan Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim ÜNAL konuşmasında;
“sizlerde benim hissettiğimi hissettiniz mi? Tarih, mazi, geçmiş ve hal, bu milleti büyük düşünmeye büyük hedefler ortaya koymaya mecbur kıldı. Siz küçük olamazsınız, küçük düşünemezsiniz. Maziniz sizi buna mecbur ediyor. Avrupa’ya çalışmaya giden milyonlarca Türk’ün beynini boşaltma işlemine, siz mani olmaya mecbursunuz diyor. Sayın hocam burada bizi kendimizle yüzleştirdi. Mazimizle yüzleştirdi. Bizi yönetenlerin perişanlıkları ile yüzleştirdi. Türk Ocakları da bu anlamda Türk bilincini ve Türklüğü yaşatmaya, erdemli gençler yetiştirmeye çalışıyor. Evet bu millet ayağa kalkacaksa bu erdemli nesiller ile ayağa kalkacak. İslam bunun için gelmedi mi? Sizlerinde bu çabalara katılmanızı bekliyoruz.
Efendim 30 ağustosun arifesindeyiz. Bu aziz milletin tarihindeki en kutlu ay Ağustos, en kutlu tarih te 26 Ağustostur.26 Ağustos 1071 de çağrı bey oğlu sultan Alparslan bu topraklara girdi ve bu coğrafyayı bir daha değiştirilmemek üzere Türk vatanı yaptı. Yine bir 26 Ağustos ta da bu milletin talihi döndü, sarkacı döndü, Viyana’nın önünde başlayan çekilme, çok şükür 30 Ağustosta durdu.
Aziz dostlarım; 15 mayıs 1919 da 13. Konstantin İzmir’e geldi dedi ki, “hedefiniz Ankara’dır. Alparslan’ın torununun torunu bir Türk Lideri Atatürk te bu sözü biliyor ve hedefiniz Akdeniz dir diyor. Ve yine dedi ki, Alparslan’ın vatan yaptığı bu coğrafyayı megoloidea sarhoşuna çiğnetmeyeceğim.
Başkomutanlığın karargâhı Afyon’un 25 km kuzeyinde. Ve orası ile İzmir 540 km. bu mübarek millet bütün imkânsızlıklara rağmen, çarığı yok ayağında dolama bez ile o yavrucaklar sırtında 35 kg çantası ile 13 günde 26 Ağustostan 9 Eylül’e kadar 540 km yolu nasıl gitti. Bu mucizeyi nasıl tahakkuk ettirdi. Ve bu coğrafya yeniden bir daha değiştirilmemek üzere Türkiye olarak teyit edildi. Lütfen bunu bir düşününüz. Bizler bu iki tarih arasında çok haçlı seferi gördük. Ve ha la yaşıyoruz. Bizden olanları bizden değilmiş gibi ayırma haçlı seferleri devam ediyor. Bunları iyi düşünmeliyiz. Hepinizin ramazanın ı tebrik ediyorum. Hocama da teşekkür ediyorum.” Dedi ve Türk kültürünün güzel örneklerinden olan bir çini hediye etti.