İBRET-İ ALEM
Neşri tarihinde ibret alınması şart olan bir olay nakledilir. İşte Neşrî‘nin o olayla ilgili anlattıkları: “Bu Âl-i Osman, bir doğruluk ve adâlet timsali soydur. Bilginlerin yasaktır dediği şeyden titizlikle kaçınırlardı.…
Neşri tarihinde ibret alınması şart olan bir olay nakledilir. İşte Neşrî‘nin o olayla ilgili anlattıkları: “Bu Âl-i Osman, bir doğruluk ve adâlet timsali soydur. Bilginlerin yasaktır dediği şeyden titizlikle kaçınırlardı.…
3 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde, ikisi otel personelinden 35 vatandaşımızın hayatını kaybettiği facianın yıldönümü vesilesiyle bazı gazete ve TV ekranlarında olayla ilgili yorumlar yapılıyor, mağdurların alevi/solcu olmalarından dolayı ciddi…
Aziz SANCAR Bey ‘in bu muhteşem konuşmasını 12 Gün gecikerek burada mutlaka bulunması gerektiği düşüncesinden hareketle paylaşıyoruz. Konuşma okunduğunda görülecektir ki bir bakıma 1956 yılında Erol Güngör’ün de hocası olan…
VATAN “Ömrümü “Vatan-millet-Sakarya” diyerek, bazılarının müstehzi tebessümleri arasında geçirdim. Hâlâ aynı yerdeyim. (Bazıları “bıraktığımız yerde otluyorsun” diyebilir. Canları sağ olsun). Bu yazıyı bir ömrü uğruna tükettiğim “vatan” ne imiş acaba…
“Sözün kısası, büyük adam pek seyrek yetişir. Bir millet için büyük adam yetiştirmek ne kadar büyük bir mutluluksa, yetiştirememek de o kadar büyük bir felâkettir. Bundan daha büyük ve korkunç…
Dündar Taşer; “Millet binlerce yıl içinde, kanın, imanın, duyguların birleşmesi ile yoğrulmuş; ortak değer yargıları halinde billurlaşmış, ortak davranışlar halinde görülmekte olan, haz ve elemi beraber tadan, birbirinden haberi yokken…
‘’Hayatta olduğu sürece ona olan yakınlığımı şiddetli bir dostluk gibi görüyordum; şimdi de bu dostluğun hatırası bana sonsuz gurur veriyor. Taşer, bizim milletimizin dün yaşadığı gerçeği, bugün de gördüğü büyük…
KUYRUKLU YILDIZ GİBİ “Sadece biliyorum ki böyle bir adam tıpkı kuyruklu yıldızlar gibi dünyada çok nadir zamanlarda görülür ve onun karanlık göğümüzde bir an aydınlatıp geçtiği şeyleri görme saadeti de…
“Taşer, bir âlimin dikkati ve titizliğini, bir sanatkârın zarafetini, bir velinin ıstırabı kendine saklayıp sevgi ve şefkati başkalarına sunan diğergamlığını, bir Türk köylüsünün karşısındakini küçülten tevazuu ve mahcubiyetini, bir Osmanlı…
“Aradan yıllar geçtikten sonra ben bu fikri ister istemez kendi kafamda kökleşmiş terimlerle, yani sosyal ilimlerin kuru kavramlarıyla ifade etmeye çalışıyorum… O ilimci değildi, sanatkârdı.