Türk Ocaklarının kuruluşunun 111. Yılı münasebetiyle Türk Ocaklılar ve gençler Vilayet Meydanındaki Atatürk Anıtına çelenk koydular ve daha sonra 111. Yıl hatırasına Ocak Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal aşağıdaki konuşmayı yaptı.
Aziz Türk Milleti, Değerli Basın Mensupları,
Bir asrı aşkın zamandır Türk Milletinin hizmetinde olan Türk Ocaklarının 111. Kuruluş Yıldönümünü bu sene asrın afetinin gölgesinde buruk bir şekilde kutluyoruz.
Malûmları olduğu üzere Türkiye’mizin en önemli millî kuruluşlarından bir olan Türk Ocakları bundan tam 111 sene önce 25 Mart 1912 de Türk Milletinin yine zor günler yaşadığı, muhataralı bir zamanda kuruldu. Şüphesiz bu 111 yıllık zaman dilimi içerisinde yaşanan acı tatlı birçok hadiseden sonra 111. Yaşına ulaşmış olmasının mutluluğunu hep birlikte paylaşmak üzere toplandık ama ne var ki her yaştan 10-12 milyona yakın insanımızın 2 ay kadar önce yaşadığı asrın felaketinin oluşturduğu ağır şartların, sıkıntı ve acıların bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü; 50.000 i aşkın İnsanımızın can verdiği belki daha aşkın insanımızın yaralandığı ve insanı derinden etkileyen çok hikâyelerin yaşandığı dönemde her sene olduğu gibi mutluluğumuzu sevinçle yaşayamıyoruz. Onun yerine derin bir sükût ve hüzün hissediyoruz. Ocağımızın kuruluş yıldönümü hiçbir zaman buruk olmamıştı.
Değerli Basın Mensupları,
Türk ocaklarının kurulduğu 1912 yılında da Türkiye yine böyle felaketli günler yaşıyordu. Balkan faciası yaşanmış, 550 sene vatan yapılan Rumeli toprakları 20-25 günde terk edilmiş milyonlarca Müslüman Türk katledilmiş ve bir o kadarı da Anadolu’ya doğru yalan-yalbırdak yollara düşmüşlerdi. İstanbul’un sokakları, camii avluları insanlarla doluydu ve yürünmüyordu. Türk Milleti büyük bir yılgınlık ve yeis içerisinde ümitsizlik girdabında çırpınıyordu. İşte tam bu sırada Türk ocakları semalarda bir ümit ışığı olarak doğdu ve milleti ayağa kaldırdı. Bu ayağa kaldırış Çanakkale, Millî Mücadele ile Sakarya ve büyük taarruzla devam etti. Türk Ocaklılar bütün bu hadiselerin her yerinde idiler. Sonrasında da kendisi de büyük Türk Ocaklı Atatürk ile millî devletimizi inşa ettiler. Türk Ocaklarının 1. ve 2. genel başkanları da Atatürk’ün kabinesinde yer aldı.
Aziz Basın Mensupları,
İşte 50 günden bu tarafa da Balkan faciasını aratmayacak ölçüde yıkımın, tahribatın ve can zayiatının olduğu büyük felaket ve sonuçlarını yaşıyoruz. Nereyse vatan topraklarının 6 da 1 i tahrip oldu. Bunların yanı sıra aynı Milli Mücadelede olduğu gibi Türk Milleti adeta “İkinci Kuvâyi Millîye” destanını yazdı. Depremin ilk anından itibaren sadece Türkiye değil Türklük âlemi ayağa kalktı, yollara döküldü, kendileriyle beraber varlarını yoklarını da bölgeye götürdüler. Bu yazılan destan eşine rastlanamayan bir günde 2000 Tır’ın gölgeye girdiği hafızalara çakılan ve hiçbir zaman unutulmayacak olan muhteşem bir destandı. Aynı birinci Kuvâyi Millîye destanı gibi bu destan da yarınki nesillere bırakacağımız en büyük mirasımız olacak. İşte Türk Ocakları da genel merkezi ve şubeleriyle bu destanın içerisinde yer aldı. Ve dostlarının katkılarıyla deprem bölgesinde ihtiyaç hissedilen her şeye ve her yere koştular ve yerine getirmeye çalıştılar.
Değerli Basın Mensupları,
Depremin ilk gününden itibaren organize olan Eskişehir Türk Ocağımız bölgede eksikliği hissedilen ve talep edilen her türlü malzemeyi tedarik edip-yaptırıp bölgeye sevk etti. Bir aydan bu tarafa da şehrimize gelen takriben 10.000 hane ve 30.000 civarındaki afetzedelerin dertleriyle dertlenmeye, onların dert ve ıstıraplarını paylaşmaya çalışıyor. Dostlarımızın desteği ile Eskişehir’deki afetzedelere bir şekilde dokunmaya, onları aç ve açıkta bırakmamaya gayret ediyor. Onların evlerini döşüyoruz, yatak veriyoruz, yorgan veriyoruz, züccaciye, gıda, temizlik sair neye ihtiyaç hissediyorlarsa onları temin etmeye ve bir hayır merkezi gibi çalışan konağımıza geldikleri takdirde de ihtiyaç hissettikleri her şey kendilerine verilmeye gayret gösteriliyor. Bu konuda bu malzemelerin teminin de destek olan, ayni ve nakdi katkıda bulunan dostlarımıza şükranlarımızı iletiyoruz.
Değerli Basın Mensupları,
Bölgede ve şehrimizde de rastlanan bazı nahoş hadiseler Türk Milletinin yazdığı büyük destanı kirletemez. Bu manada şehrimizde de adeta bu afeti fırsata çevirip evlerinin kirasını yer yer 2-3 misline çıkaranlar olduğunu duymanın yanı sıra, evinin içini eşyalarla ve yiyeceklerle doldurup afetzedelere bila-bedel tahsis eden bağışçıların sayısının onlardan kat kat fazla olması insanları derinden etkiliyor ve hislendiriyor. Şimdi ben buradan Eskişehir Büyükşehir Belediye yönetimine ve Eskişehirlilere çağrıda bulunmak istiyorum. O bölgede varlıklı olan insanlar da şuanda her şeye ihtiyaç duyar vaziyette. Mübarek Ramazan günü tam da evlerimizi, ocaklarımızı, sofralarımızı onlara açma ve her şeyimizi paylaşma günleri. Ne olur bir odalı küçücük evlerinin kirasını 2000 lirada, daha büyük olanların da 3000 lirada sabitleseler. Ev sahiplerinin 3-4 aylığına bundan ne kadar kayıpları olabilir. Keza şu anda kalabalık afetzede evlerinde ev kirası kadar suya ve ekmeğe para veriliyor. Büyükşehir Belediyesi bu afetzede evlerine günde bir bidon Kalabak Suyu ve 5 ekmek tahsis etse ne kaybeder. Belediye bütçesi müsait değil ise suya ve ekmeğe 50 kuruş zam yapsın gerekirse bunu biz karşılayalım. O insanları darda ve zorda ekmeğe ve suya verilecek parayı düşünecek halde bırakmayalım.
VERMEK MUTLULUKTUR.
VERMEK HUZURDUR.
VERMEK BEREKETTİR.
VERMENİN TADINA VARAMAYANLAR NE BED-BAHTTIR.
Türk Ocaklarının kuruluşunun 111.yılı kutlu olsun!
HABERİN VİDEOSU: https://youtu.be/7Y_ug0Iv59U