Ah Şu Tarihsizliğimiz

Abdulkadir İLGEN

Geçenlerde Daron Acemoğlu, kendisiyle yapılan bir mülakatta İttihatçılarla ilgili olumsuz sayılabilecek bazı değerlendirmelerde bulundu.

Söylediklerinde haklılık payı da olabilir, buna bir diyeceğimiz olmaz.

Fakat bundan daha vahimi, kendisi de akademik bir kariyere sahip Milli Eğitim Bakanının açıklamalarıydı.

Birincisi bir ilim adamının şahsî fikri, ikincisi ise bizzat devleti temsil makamındaki birinin sarf etmiş bulunduğu ifadelerdi.

Hemen belirtmek gerekir ki, bu nesil imparatorluğun son kahraman neslidir. Hepsi de bu uğurda canlarını ortaya koymuş, hiçbir fedakarlıktan kaçınmamışlardır. Ve hepsinden önemlisi hiçbirinin boğazından tek bir kuruşluk haram lokma geçmemiştir. Bu kadar da namusludurlar.

Varsa bugün de böyle bir babayiğit gidip elini öpelim.

Ve yine unutmayalım ki bu nesil, bu ekip kurtlar sofrasından, o yangın yerinden yeni, diri bir devlet çıkartmış ve onu dünya sahnesinin onurlu bir üyesi yapmıştır.

Demokrasi konusunda bugün de eksiklerimiz, yanlışlarımız vardır, doğrudur, olabilir. Bütün bunlara bir diyeceğimiz olamaz. Hepsine eyvallah. Nihayetinde bu da bir süreç, zaman alıyor.

Ama unutmayalım, bugün de demokrasi konusunda yanlışlık yapanlar da dâhil herkes, bütün yaptıklarını demokrasiye dayandırmakta, meşruiyetlerini oradan almaktadırlar. Daha açığı, kendilerini buna mecbur hissetmektedirler.

Demek ki o günden bugüne gelinen noktada Türkiye’nin temel standardı demokrasi ve hukuk devleti, millî iradedir. Millet de bu ilkede birleşmiştir.

İttihatçılar, işte bu süreci, demokrasi sürecini başlatmışlardır. İrade-i seniyyeden (padişah efendimiz hazretlerinin iradesinden) halkın iradesine geçiş yolunu açmış, bu uğurda kelle koltukta savaşmışlardır.

Bugün geldiğimiz bu zemini onların mücadelesi hazırlamış, kapıyı onlar aralamıştır. Mesele budur.

Acemoğlu’nun analizi, teknik bir hata olarak değerlendirilse bile, bakanın açıklaması bir zihniyeti karakterize etmesi bakımından tipik ve önemli.

Ben, bu vesileyle bir sosyal bilimci olarak bu meseleye dair kısa bir not düşmek istedim. Ve tam da bu yüzden istedim ki, o nesil ve o çizgi önünde her zaman saygıyla eğildiğim bilinsin ve durduğum yer belli olsun.

Aziz ruhları şâd olsun…