Doğan Cüceloğlu’na rahmetle ve O’nun kaleminden Erol Güngör
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu hocamız dün ebedi yolculuğuna başladı, vuslata erdi. Ümit ediyoruz bu milletine, memleketine düşkün, millî şuur sahibi, güzel ahlâk sahibi insan; eserleriyle, insanları derinden etkileyen muhtevalı konuşmalarıyla ve davranışlarıyla gönüllerde yaşamaya devam edecektir.
Prof.Dr. Doğan Cüceloğlu ömrünü “ilim milliyetçiliğine” hasretmiş Prof.Dr.Mümtaz Turhan’ın üç öğrencisinden birisiydi. İlim adamları daha çok yetiştirdikleri, geride bıraktıkları öğrencileriyle anılırlar. Mesela Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü; Osman Turan, Abdulbaki Gölpınarlı, Halil İnalcık, Fevziye Abdullah Tansel, Atsız ve Orhan Şaik Gökyay gibi öğrencileriyle; Prof. Dr. Mümtaz Turhan ise Erol Güngör, Doğan Cüceloğlu ve Yılmaz Özakpınar ile hatırlanır. Türk Kültür ve irfan hayatına katkıda bulunan üç büyük pırıltılı isim. Bunlardan merhum Erol Güngör ve Yılmaz Özakpınar daha çok Türk kültür ve medeniyet tarihine katkıda bulunurken; Merhum Cüceloğlu ise daha çok insan psikolojisi ve eğitimiyle ilgilendi.
Merhum Cüceloğlu’nu teyiden rahmetle yâd ederken O’nun arkadaşı ve dostu Erol Güngör’ün arkasından ifade etiklerinden bir kısmını buraya alıyoruz.
“Onunla bir aradayken kendimi ortaokul öğrencisi gibi hissediyordum”
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, Güngör’le birlikte üniversite yıllarında 4 yıl boyunca aynı odayı paylaştıklarını aktararak, “Çok konuşmayan bir tipti ama hissediyordum ki derya gibi birisi. Onunla bir aradayken kendimi ortaokul öğrencisi olarak bir muallimle berabermiş gibi hissetmiştim.” ifadelerini kullandı. Güngör’ün toplumsal değer ve kültür konusunda müthiş bir tarihi bilgiye sahip olduğuna dikkati çeken Cüceloğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: “Hiçbir zaman bana bilmişlik taslamazdı. Sadece ısrar eder, sorarsam birkaç cümle söylerdi. Onun çok önemli bir kaynak olduğuna inanıyorum ve yazdığı eserlerden dolayı ona çok müteşekkirim. Çünkü tarihine, toplumuna, kültürüne, dinamiklerine, insanına, bir bilim insanının kafasıyla bakabilmek önemli. Buna çok ihtiyacımız vardı ve hâlâ da var. Bundan dolayı kitaplarının yeniden basılmasına ön ayak olmak çok önemli.”
Cüceloğlu, Erol Güngör’ün yetişmesinde dedesinin büyük bir rol oynadığını da belirterek, “Rahmetli dedesi İmam Hafız Osman Efendi, çok küçükken Güngör’ün yeteneğinin farkına varıp, mayalamaya başlamış, öyle görüyorum ben. Bu nedenle dedesi ile beraber yaptığı yolculuk, ortaokul zamanında sohbetlere katılması ve Arapça’yı öğrenerek, Osmanlıca’ya hâkim bir şekilde, literatüre girmesi gibi… Ben Erol’la konuşmaya başladığım zaman bir insanla konuştuğumu unuturdum, sanki bir kütüphaneye girmişim de kütüphane konuşuyor gibi gelirdi bana.” değerlendirmesinde bulundu.