Ölmek kaderde var
Yaşayıp köhnemek hazin
Bir çare yok mudur buna
Ya Rabbelalemin sözünü bir çoğumuz bilir.
Yahya Kemal BEYATLI Makedonya’nın başkenti Üsküp doğumludur. Asıl adı Ahmet Agah’tır. Doğduğunda Kur-an’a yazılmış ismi budur. BEYATLI ismi de soyadı kanunu çıktıktan sonra onun, bilinen en eski atası olan Şeyhsuvar Paşa’dan geliyor. Şeyhsuvar Paşa bir akıncı beyi. Aynı zamanda Üçüncü Murat’ın Sancak Beyi. Bu dedesinin makamından dolayı Beyatlı ismini almış.
Yahya Kemal’in hayatındaki en çarpıcı olay, küçük yaşta yani 17 – 18 yaşında Fransa’ya gitmesidir. Fransa’da Siyasal bilimler okurken, ALBERT SOREL isimli Fransız hocasından, Türklük ve Türk tarihi ile ilgili inanılmaz bilgiler öğreniyor ve “ben neymişim. Haberim yokmuş. Ne kadar şanlı bir tarihe sahip bir milletin ferdiymişim” diyerek dokuz sene sonra koşa koşa Türkiye’ ye dönüyor. Yani Yahya Kemal’e tarihimizi ve kültürümüz bir Fransız sevdiriyor. Çünkü o Fransız da Türk tarihini okuya okuya tam bir Türk hayranı olmuş. Bundan sonra Yahya Kemal İstanbul’a dönmüş ve bir İstanbul aşığı olarak ölene kadar İstanbul’da kalmıştır. Üniversitelerde edebiyat hocalığı yapmış, Madrit, Lizbon ve Pakistan’da büyükelçilik yapmış ve daha sonra emekli olmuştur. Emekli olduktan 1 sene sonra yani 1958 yılında vefat etmiştir. Kabri İstanbul Rumeli Hisarındadır.
Yahya Kemal sadece bir şair değildir. Düz yazıları ve hatta hikayeleri bile vardır. Yazılarında çok hoşuma giden bir nesir yazısından çok kısa bir cümleyi sizinle paylaşmak isterim.bu cümlede “Vatan gerçek ve hakiki bir yerdir.onun her maddesini ve halini sevenler vatanı sevebilir” diyerek vatanı tarif ediyor.
Herkesin eleştirilebilecek yönleri olduğu gibi Yahya Kemal’in de böyle yönleri olabilir. Mesela; Yahya Kemal Türk coğrafyasını Osmanlı Coğrafyası, Türk Tarihini de Malazgirt’ten itibaren ele almış. Yani biraz daha dar kapsamda ele almış. Tabii ki bu Osmanlı coğrafyasında İstanbul’u baş köşeye koymuş tam bir İstanbul aşığıdır. Hemen hemen İstanbul’un bütün semtleri için pek çok şiir yazmış. Yahya Kemal İstanbul için “ Osmanlı coğrafyasını her yönüyle temsil eden bir şehirdi” diyor.
Yahya Kemal’de bir de ufuk özlemi vardır.
Ruh Ufuksuz Yaşamaz
Dağlar ufkunda mehabet
Ova ufkunda huzur
Deniz ufkunda teselli bulunur. Diyor .
İstanbul’un sokaklarında tek başına gezerken her semtin bir ruhunun olduğunu keşfediyor ve “bu şehir bizden daha fazla Türk” diyor. İstanbul’un sokaklarında dolaşırken, oralarda daha önceden yaşamış ve ölmüş kişilerin, bu toprakları vatan yapmak için buralarda eskiden şehit düşmüş kişilerin mezarlarını görüyor ve aslında onların ölmediklerini ruhlarının ha la bu semtlerde olduklarını yaşadıklarını hissediyor.
Yahya Kemal, doğum yeri olan Üsküp’te ha la yaşatılıyor.bir çok okulda, devlet binasında ve caddelerde onun adı mevcut.
Yahya Kemal’e göre şiir bir musiki cümlesidir ve musikiden de başka bir musikidir. Yahya Kemal şiirlerinde Türk dilini çok güzel kullanmış ve “Türk dili; benim ağzımda annemin sütüdür” diyecek kadar diline sahip çıkmış bir şairimizdir. Çoğunlukla şiirlerini aruz vezni ile yazmış Türk diline aruzun musikisini getirmiş bir şairdir. Şiirlerinden birkaç örnek verelim.
Çin Kasesi
Gel ey mahbube Çin’den Gülümser bir resimdi
O şirin köşk içinden Muhayyer sevgilimdi
Ki pek durgun sularda Baharın neşesinden uçan kuşlarla eğlen
Uyurken bambularda Ve kırlangıçlarıyla sema dalgıçlarıyla
Taşır çok yüklü dallar Ya mektup yolla Çin’den
Alevden portakallar Ya gel hülyam içinden
Görün ey sevdiğim sen
Ki bir Çin kasesinden
Sonbahar
Fani ömür biter bir uzun sonbahar olur İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu
Yaprak çiçek ve kış dağılır tarumar olur Bir başka musikiye geçiş vardır der bunu
Yazdan kalan ne varsa olurken haşir neşir Teslim olunca vadesi gelmiş revalına
Günler hazinleşir geceler uhrevileşir Benzer cihana gelmeden önceki haline
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere Nasıl düşerse yaprak akıp kaybolan suya
Onlar ki yolcu yol görünür selviliklere Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya
Dünyanın ufku gözlere giderek tar olur Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı
Her gün sürüklenip yürümek ruha bar olur Fark etmez anne, toprak ölüm maceramızı
Yahya Kemal’in hece vezni ile yazdığı tek şiir ok isimli şiiridir. Bu şiir çok destansı bir şiirdir.
Ok
Yavuz Sultan Selim Han’ın önünde Hünkar dedi hoca pek yaman saldın
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı Eğer ki bellisin benim katımda
Bu yüksek tepede dikti bu taşı Bir sır olmalı bu ilk atımda
O gazi hünkarın mutlu gününde Bu sihirli oku nereden aldın
Vezir, molla, ağa, bey takım takım İhtiyar elini bağrına soktu dedi ki
Güneşli bir nisan günü ok attı İstanbul muhasarası başlarken aldığım gaza yarası
Kimi yayı öptü kimi fırlattı İçinden çektiğim bu altın oktu
En er keman kese attı üç atım
En son Bektaş ağa çöktü diz üstü
Titrek elleriyle gererken yayı
Her yandan bir merak sardı alayı
Ok uçtu, hedefin kalbine düştü