İlk olarak söz alan Yrd. Doç. Dr. Haşim ŞAHİN konuşmasında, “vefailik ile saray mutfağının bağlantısını kurmak zor ama tekkede olanlarda yemek yiyorlar. Her ne kadar kendilerini çilehaneye kapatsalar da yemek vazgeçilmez bir unsur. Dolayısıyla yemek ve mutfak kültürünü bir üst unsur olarak kabul edip, onun altında vefailik meselesini anlatacağız.
Vefailik hareketi veya vefailik dediğimiz düşünce bugüne kadar tarihçiler tarafından üzerinde çok fazla konuşulan ve araştırılan bir konu değildir. Bu konu çok önemli çünkü Osmanlıyı kuranlar olarak kimi biliyoruz. Sembol olarak o adamların vefai olduklarını görüyoruz. Bu Edebali’den başlıyor. Aynı şekilde bu geleneğin meşhur tarihçi Aşık Paşazade ailesi yer alıyor. Muhlis Paşa olsun, Elvan Çelebi olsun Selçuklu dönemindeki baba İlyas olsun ve aşık paşazade Fatih dönemindeki damadı olan 2. Beyazıt döneminde yaşamış tır. Ve İstanbul Fatih’te tekkesi var. Seyit Velaiddin bu geleneğin içerisine dahil olmuş kişidir ve Osmanlının düşünce yapısını belirleyen şahsiyettir. “ dedi.
Daha sonra söz alan Doç. Dr. Arif BİLGİN konuşmasında, “Osmanlı mutfağı veya özetle Saray mutfağı, Türk Yemek kültürünün zirvesidir denilebilir. 16. Yüzyıl da en üst noktaya ulaşmıştır. Eski Türklerde Orta Asya da yeme ve içme kültürü çok sade idi. Çoğunlukla et ve süt tüketiliyordu. Büyük oranda kısmen de tahıl. Türk Mutfak kültürünün gelişmesindeki en önemli etken Orta Asta dan batıya doğru olan göçlerdir. İran ve Arap Dünyasıyla etkileşime uğrayan yemek kültüründe çok büyük bir gelişme olduğunu görüyoruz.Osmanlı dönemine geldiğimizde çoğu yemek isimlerinin Arapça ve farsça olduğunu görüyorsunuz. 15 – 16. Yüzyıllarda artık çok sade yeme ve içme kültürü bir kenara bırakılmış, doğu ve batının yeme ve içmesi ortak olarak etki ediyor. Osmanlı coğrafyasının gelişmesiyle Türk mutfağı da gelişmeye ve zenginleşmeye başlıyor.” Dedi.