Cengiz Aytmatov, en büyük yıkımın, bir toplumun “Mankurtlaşması” olduğunu söylerdi.
“Mankurtlaşma” Aytmatov’un Türkiye Türkçesine “Gün Olur Asra Bedel” adıyla çevrilen romanındaki “Nayman Ana” söylencesinde geçer. Mankurt, efendisine sadık, onun sözünden asla çıkmayan, başkalarını dinlemeyen, karnını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen bir yaratıkmış… Açlıktan ölmemesi için yiyecek, donmaması için eski püskü giyecek verdiniz mi, başka bir şey istemezmiş… Ve “Mankurt” efendisinin emriyle, kendisinden aslına, insanlığa dönmesini isteyen öz annesini bile öldürecek kadar, kimliğinden ve kişiliğinden uzakmış…
Türk’ü mankurtlaştırmanın usturuplu yöntemlerinden biri, onun önüne suni, gerçekdışı, sanal, hayalî bir takım sorunlar koyarak onu oyalamak ve kendine dönüp bakmasını engellemektir. Dışarıdan emperyalist odaklar, içerden onların işbirlikçileri uzun zamandır bizi böyle sanal sorunlarla yordular, sersemlettiler, kafamıza vura vura bunları gerçek sorunlar sanmamızı sağladılar. Gece gündüz bu gerçekdışı, hayalî sorunları tartışıp duruyoruz. Türk, bir türlü kendi gündemine ve kendi asıl sorunlarına gelemedi.
Türkiye’de Ermeni sorunu yoktur. Türkiye’de Atatürk’ün bu vatanı çok büyük çoğunluğuyla Müslüman Türklerin yaşadığı bir ülke hâline getirmesinin sindirilememesi ve Türk vatanının kilise ve misyoner açılımlarıyla tekrar Müslüman ve Türk olmayanlar tarafından doldurularak Türk’ün boğulmak istenmesi sorunu vardır.
Türkiye’de Kürt sorunu, şu sorunu, bu sorunu yoktur. Türkiye’de Türk’ün kimlik ve kişiliğinin iğdiş edilmesi, Türk’e Türk düşmanlığı propagandası yapılması, Türk’e kendi eliyle kendi idam fermanını, kendi tasfiye sürecini imzalattırma sorunu vardır. Türkiye’de Türk’e kendisini inkâr ettirilmesi ama öbür taraftan İslam ümmetçiliği adına, Komünizm enternasyonalizmi adına, Avrupa Birlikçiliği, demokrasi, hak ve özgürlükler adına Kürt ırkçılığı propagandası yaptırılması sorunu vardır. Türkiye’de bütün televizyonlar, radyolar, gazeteler, siyasetçiler bombardımanıyla Türk’ü duyarsızlaştırma, gafil avlama, aymaz bir hâlde sersemletme, sallayıp bir tarafa atma sorunu vardır.
Türkiye’de sinsi bir şekilde Türk düşmanlığı yapıp öbür taraftan etnik ırkçılık yapmayı siyaset diye yutturan bir takım kişileri Türk milletine seçtirerek başlarına siyasetçi diye dikilmesi ve onların da oylarını aldığı Türk’ü sinsice tasfiye etme çabası sorunu vardır.
Türkiye’de yetkili ve sorumluluk taşıyan siyasetçilerin her gittikleri yerde yekpare, kaynaşmış, bütünleşmiş, birleşmiş olan, olması gereken, olması için çalışılması gereken Türk milletini 36 bilmem ne kadar etnik gruptan müteşekkil kozmopolit bir topluluk olarak göstermesi, etnik siyasetle insanların biyolojik aidiyetlerini sürekli hatırlatmanın ne gibi sonuçlar doğuracağının hesap edilmemesi, asıl yapılması gerekenin ortak noktalar üzerinden bütünleşmiş, kaynaşmış bir Türk milleti inşa etmek olduğunun göz ardı edilmesi gibi bir sorun vardır.
Türkiye’de Türk milletinin iç ve dış siyasetinin Avrupa Birliği, Amerika, İsrail gibi emperyalist sömürgeci güç odaklarının siyasi organizasyonlarına teslim edilmek istenmesi, böylece Türk’ün bağımsızlıkçı millî siyasi iradesinin yok edilerek köleleştirilmesi sorunu vardır.
Türkiye’de Türk milletinin kendine olan özgüveninin yitirilmesi, güdükleştirilmesi, Türk milleti adam olmaz denilerek bu özgüven aşımının sürdürülmesi, adam olmamız için gavurların güdümüne ve yönetimine girmemiz gerektiği yolundaki sefil sözlerin büyük fikir ifadeleriymiş gibi ortalıkta dolaşması sorunu vardır.
Hasıl-ı kelam Türkiye’de Türk’ün kendi varlığından habersiz, kendi diline, dinine, kimliğine, tarihine, ecdadına, kültürüne, bağımsız millî siyasi iradesine, yer altı yer üstü zenginliklerine, toprağına, devletine tamamen yabancılaştırılarak mankurtlaştırılması sorunu vardır.
Bütün bu sorunların kaynağı da, Türk’ün değişik yöntemlerle mankurtlaştırılma operasyonuna maruz bırakılışını idrak edememesidir. Biz, başkasından önce kendimizi suçlayalım. Bizi kendi elimizle yok etme amacına matuf dayatmaların farkına varalım. Türk, titreyip kendine geldiği, mankurtluk afetinden kurtulduğu gün özgürleşme süreci başlayacaktır.