Ocağımız tarafından düzenlenen ve 27 yıldır aralıksız devam eden Perşembe Sohbetleri programının 2015-2016 sezonu Ocak Başkanımız Pof.Dr.Nedim Ünal’ın “Türkiye’nin Etnik Fitne ve Terörle İmtihanı” konulu sohbeti ile başlamıştır.Ocak Başkanımız konuşmasında özetle şunları söylemiştir;
Bizler toprakların nasıl yurt yapıldığını,nasıl Vatan yapıldığını,bunun bedelinin ne olduğunu en iyi bilenlerdeniz.Bir kavimler mezarlığı olan bu topraklardan kimler geldi,kimler geçti.Sümerler,Firikler,Persler,Bizans,Doğu Roma bugün onlardan eser yok,ama biz 1000 yıldır bu topraklarda varız ve ilelebed’de var olmakta devam edeceğiz.Şairin dediği gibi “Şehitlerden 50 milyon bekçisi olan,Aşılmaz bir kayadır ebedi vatan”
Evet 1000 yıldan bu tarafa kemiklerimizden dağlar,kanlarımızdan göller yaptık ve bu coğrafyayı Vatan yapmaya devam ediyoruz.
Bu etnik,bölücü fitneye 15 Ağustos 1984 tarihinde ilk defa baskın yaptıkları Eruh ve Şırnak’dan bu zamana kadar geçen 31 senede ne devleti yönetme iddiasında olanlar ,ne askerler,ne istihbarat örgütleri doğru dürüst teşhis koyup,tespit edemediler.Doktorun yanlış teşhis koyup ,tedavi etmeye çalıştığı gibi ,yanlış teşhislerle de bu etnik fitne yok olacağına bugüne kadar büyüyerek geldi.
Türk milleti gibi tarihi tecrübesi ve insanları yönetme kabiliyeti yüksek milletler,tarihlerini unutmaz ve tarih şuuru ile hareket ederler.Buradan hareketle,yönetme iddiasında olanlar tarihi tecrübeden hareketle 1815 de “Viyana’da yapılan kongrede “gayrı müslim tebamızı bizden koparma kararı veren ve onları koparan emperyalistlerin yeni taşeronları aracılığı ile bu sefer de bizim kanımız,canımız olan:ayrımız gayrımız olmayan bir parçamızı bizden koparıp alma,vatanın ve milletin böldürülmesi faaliyeti olduğunu bilmeleri gerekiyordu,ne var ki bugüne kadar isabetli teşhisler konulup bu oyun bozdurulamadı.
Sadece 93-96 yılları arasında bunlarla ilgili isabetli bir teşhiste bulunup,Bunların hain terör örgütü olduğu,bunlarla nizami güvenlik kuvvetleriyle mücadele edilemeyeceği,ancak anladıkları dilden,bunun için yetiştirilmiş birliklerle,emniyet kuvvetleriyle mücadele edilebileceği ifade edildi ve anladıkları dilden mücadele edildi ve sonuç alında ne var ki bu da sonradan akamete uğratılıp bu mücadele için yetiştirilen birlikler ve görevlilerin dağıtılması cihetine gidildi.
Zannedildi ki bunlara biz bir takım “haklar,tavizler” verirsek bunlar yaptıklarından nadim olup ,bu alçaklılarına son verirler! Halbuki bu işin muhatapları ve bu işi kotaran istihbaratçılar,bu hain örgütün hiç bir hâl ve şartta verdiği mücadeleden vazgeçmeyeceğini,silahlarını bırakmayacağını,görüşmeleryoluyla ikna edilemeyeceklerini,Türkiye’yi bölme ve parçalama emellerinden vazgeçmeyeceğini,bunun için kurulmuş “Marksist,Lenininist,bölücü bir örgüt” olduğunu bilmeleri gerekirdi.Ne var ki bu da bilinememiş 2009 dan bu tarafa yürütülmeye çalışılan “açılım,çözüm” süreci çözülme noktasına gelmiştir.Türk devleti oyalanmış ve açılım süreci süresinde 20 yıldır sürdürdükleri silahlı mücadele sürecinde elde edemedikleri sonuçlara ulaşmışlar,vatan topraklarının bazı yerlerinde adeta ” devlet içinde devlet” olmuşlardır.Bu süreçte kurdukları KCK(Kürdistan Topluluklar birliği) ve bunun alt gençlik-zabıta gurubu (YDG-H)aracılığı ile güya açılımın meydana getirdiği huzur ortamından! istifade sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle “silah ve patlayıcı yığınağı” yapmışlar,son iki aydan bu tarafa da ellerinde olan belediyeleri de kullanarak bir çok yeri cehennem haline çevirmişlerdir.
Şimdi yapılması gereken şey;bir an önce akıl başa devşirilmeli,çözüm sürecinin neye mal olduğu cesaretle ortaya konmalı,gerçeklerle yüzleşilmeli,yanlışlar kabullenilmelidir!İki aydır bu hain terör örgütüne karşı verilen mücadeleden kesinlikle vazgeçilmeden,gözden geçirilerek devam edilmeli.Nihai olarak bu konuda yapılması gereken çok bilinmeyen şeyler değildir.Dünyanın her tarafında uygulanan sonuç alınan şeylerdir.
I-PKK ve uzantılarının görüşmeler yoluyla ikna edilemeyecek,silah bırakmayacak,nihai,”bölücü ve ayrımcı” hedeflerine ulaşıncaya kadar mücadeleye devam edecek “Marksist ve Leninist bölücü bir Örgüt” olduğu kabullenilmeli.
II-Teröre,gerilla faaliyetlerine karşı ancak anladıkları dilden ve unsurlarla mücadele edilebileceği kabul edilmeli ve hemen bunları yeniden oluşturmak üzere harekete geçilmeli.
III-Bölgede “psikolojik üstünlüğü” ele geçirmek üzere “devletin varlığı” hissettirilmeli ve “Gönülleri kazanma” çabalarına hız verilmeli.Unutulmamalı ki;Psikolojik mücadeleyi kazanamayanlar,maddi mücadeleyi kesinlikle kazanamaz ve o bölgede “tabii müttefikler” edinemezler.Tabii müttefikleri olmayanlar da o bölgeyi kısa zamanda kaybederler.Halbu ki kısa bir zaman öncesine kadar o bölgenin insanları devletimizin tabii müttefikleri idiler!Bu konuda yapılan yanlışlardan kesinlikle vazgeçilmeli.
Terör örgütünün tamamı,dağda,taşta,inde,mağara da tasfiye edilinceye kadar mücadele kararlılıkla devam ettirilmeli.
IV-Ekonomik ve demografik entegrasyon,bütünleşme faaliyetine hız verilmeli.
V-Milletimize bu işin kesinlikle bir “Türk-Kürt barışı”,bir “Türk -Kürt savaşı” olmadığı mücadelenin Hilâl ile Haç arasında sürdürülmeye çalışılan bir hain bölücülük faaliyeti olduğu iyice anlatılmalı.
VI-PKK ve uzantılarının dinsiz,donsuz,ateist ,Marksist-Leninist Etnik fitneci,bölücü,emperyalistler tarafından kullanılan hain bir örgüt olduğunu ve bizim parçamız,etimiz,tırnağımız olan Kürt kardeşlerimizle hiç bir ilgilerinin olmadığını ve onları temsil etmedikleri anlatılmalı.
VII-Devletimizin ve milletimizin yanında olan ayrımız,gayrımız olmayan bu insanlarla ve liderleriyle televizyon ve gazetelerde yoğun bir şekilde programlar yapılarak,bu hainlerin bu aziz milleti temsil etmedikleri,edemeyecekleri,bunları kullanılan uşak oldukları anlattırılmalı.
Sonuç olarak 31 senedir devam ettirilen bu hain etnikçi-bölücü faaliyetlere rağmen,ne Kürtler,ne de Türkler bu tuzağa düşmemişler,hain örgüt beklediği tabanı oluşturamamış,kitleleri peşinden sürükleyememiştir.Bütün olup bitenlere rağmen,al bayraklı şehit cenazelerine rağmen vakur Türk Milleti asaletini bozmamış,konusuna komşusuna bir şey yapmamış,PKK’nın,bölücülerin,hainlerin esas istediklerinin de bu olduğunu fark ederek oyuna gelmemiş,oyunu bozmuş ve tahriklere kapılmamıştır.