“Ben ki; ateşle konuşurdum
Selle konuşurdum
Tuna’yla, İtil’le, Nil’le
konuşurdum
Sangaryos’u Sakarya yapan
İkonyum’u Konya yapan dille
konuşurdum”
Şimdi Türkiye’mizde Sakarya’yı yeniden Sangaryos, Konya’yı yeniden İkonyum, Anadolu’yu yeniden Anatolia… haline getirmek isteyenler var. Vay o gafillere!
Büyük şehirlerimizde işyerlerimizin ve mağazalarımızın kapılarında, İngilizce, Fransızca, Lâtince… kelimeler her gün biraz daha çoğalıyor. Türkiye’de çıkan yüz dergiden yetmişinin ismi Türkçe değil. Artık, at yarışlarında koşan atlarımızın isimleri bile İngilizce, Fransızca, İtalyanca! Neden? Niçin acaba? Türkiye bir sömürge devleti midir? Bu köksüzlüğün, bu aşağılık ruhunun önüne geçmek için.
Devletimiz, Fransa’da olduğu gibi bir kanun çıkarmalı ve o kanunun birinci maddesi mutlaka şöyle olmalı: “Türkiye’de yabancı isimlerle işyeri açılamaz, dergi, gazete çıkarılamaz.”
Aydil Erol, çok zor, çok önemli, çok faydalı bir iş başarmış.
Daha önceleri Murat Uraz‘ın küçük bir çalışması olmuştu. Sonra 1997 yılında, Erk Yurtsever 2.700 Türkçe ismi: TÜRKÇE ADLAR DERLEMESİ başlığıyla bir araya getirmişti. Şimdi Aydil Erol, 17.539 adımızla karşımıza çıkıyor.
Çocuklarına güzel isimler koymak isteyen analarımız, babalarımız, iş yerlerimizi Türkçe isimlerle süslemek isteyen iş adamlarımız ve yeni sokaklarımıza, caddelerimize, meydanlarımıza Türkçe levhalar asmak isteyen idarecilerimiz, Aydil Erol’un o güzelim ADLARIMIZ kitabına bakmalıdırlar.
http://www.sanatalemi.net/1294-adlarimiz.html