(Başkanımız Prof.Dr.Nedim Ünal’ın Servet Somuncuoğlu’nun vefatı
üzerine yayınladığı mesaj )
Bu sabah,sahurda yüreğimize kor düştü. İnternete bir anda düşen habere göre “Servet SOMUNCUOĞLU” az önce hakka yürümüş. Gözüm internette ne yapacağını bilememenin verdiği şaşkınlıkla, donmuş halde kalakaldım.İnanmadık,inanamadık,şaşırdık,kabullenmekistemedik,iki üç saat önce internette görüşmüştük,nasıl olurdu,düşündüğü ve yapacağı o kadar çok şey vardı,”bir varmış,bir yokmuş” Ama ne var ki;haber doğruydu, emir büyük yerdendi;Servet’imiz,emaneti sahibine saat 03 civarında geçirdiği kalp krizi sonucu götürüp huzur içerisinde teslim etmişti.
1975 yılında girdiği”Arifiye Öğretmen Okulun’da” bu millete sevdalanan Servet’in sevdası son nefesini verdiği bu sabaha kadar artarak devam etti.Adeta ömrünün az ve yapacak işinin,yapması gerekenlerin çok olduğunun farkında idi.On senede kat edilen 3 milyon kilometre yol ve sonucunda ortaya konulan abidevi eserler.Türklerin yaşadıkları ve kadim medeniyetler,eserler ortaya koydukları coğrafya da adım atmadığı,görmediği,bakmadığı,incelemediği hiç bir dağ tepe,ırmak,yayla ve taş kalmamış,her seferinde yeni ve hepimizi çok heyecanlandıran keşiflerle gelmiş,bunları abide eserlerle ve unutulmaz muhteşem belgesellerle taçlandırmıştı.Hiç bir şey onu yıldırmıyor ve vazgeçirmiyordu.Türk Milletinin köklerini arama,Kadimden hareketle bugüne yürüme yolunda,parasızlık,imkansızlık,zamansızlık onun için engel meyadana getirmiyor ve bütün bunlara rağmen kutlu yürüyüşüne devam ediyordu.o adeta bu millete “Adanmış bir ömrün” sahibi olduğunun adını koyamasa bile farkında idi.Çelebi haliyle o,çocukları,eşi,kendisi için yaşamıyordu,o “Kutlu bir sevdaya” müptela olmuştu ve bu yolda yürümeye devam edecekti.
Bizim kültürümüzde ölüm, “Şeb-i arus’dur”, ”asude bahar ülkesine” çıkılan yolculuk;bir veda değil,ebedi hayata merhaba yolculuğudur.Benim derviş kardeşim,çelebi kardeşim şimdi,sahibinin ,hakkın huzurunda,eminim kendisine tevdi edilen zamanın/ömrün her saniyesinin hakkını vermiş birisi olarak huzurla durmaktadır.
Cenab-ı Hak,Cemaliyle müşerref kılsın,efendimize komşu eylesin.
Alnı açık,işte ben geldim,dediğin gibi oldum,ömrümün hakkını verdim alın açıklığıyla,belki ,belki yapacaklarının bir kısmını bitirememenin hüznüyle durmaktadır.
Mekânı Cennet,yattığı yer nûr,makâmı âli olsun.
Emanetimiz olan muhterem hanımefendinin,çocuklarının,aziz milletimizin başı sağolsun.
Şimdi artık yarın öğleyin onu Bursa/Karacabey/İsmetpaşa köyünde yarın öğleyin fiziki olarak da sahibine götürüp teslim etme zamanıdır.
“…Allah’tan geldik,dönüş yine O’nadır….”
“El Fatiha”