“HZ. İNSAN OLMA YOLUNDA NEBEVİ AHLÂK”

36 senedir Ramazan’ın her pazarında devam eden ve artık bir Ramazan geleneği haline gelen “RAMAZAN KONFERANSLARININ” bu sene ilkinde Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kâmil SARITAŞ Hocamızın “Hz. İnsan Olma Yolunda Nebevi Ahlâk” konulu yaptığı konuşmasında özetle:

“Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), Allah’ın muradını insanlara tebliğ edip tevhidî noktada insanın zihin dönüşümü sağlamayı amaçlamış, akabinde insanların değerler çerçevesinde düşünmelerini ve davranmalarını hedeflemiştir. Ruhları uyarmak, gönülleri aydınlatmak, nefisleri arındırmak ve anlam arayışına sevk etmek üzere barış, emniyet, selamet ve huzur anlamına gelen İslam’ı tebliğ etmiştir. O’nun sünneti, Kur’an-ı Kerim’den sonraki vazgeçilmez ikinci kaynaktır. Bu minvalde Hz. Peygamberin her yönünü özellikle de ahlaki yönünü iyice tetkik etmek gerekir.

Hz. Peygamber, kendisine inanan ve inanmayan bütün insanların tanıklığı ile insanlık tarihinin en büyük ferdidir. Peygamberliğini reddedenler bile örnek bir insan olduğu konusunda hem fikirdir. Risaletten önce insani vazifelerine/sorumluluklarına dikkat edip el-Emin olarak anıldığı gibi, vahiy aldıktan sonra da hayatın içindeki sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmiştir.

Ahlakın nasıl yaşanacağını herkesin anlayacağı tarzda açıklamış, bir insan, baba, eş, dede, akraba, arkadaş, komşu, yönetici ve komutan olarak üzerine düşen ahlaki rolleri en güzel şekilde yerine getirmiş, uygulamıştır. Yaşadığını söylemiş, söylediğini de yaşamıştır.    

Güzel ahlaklı olması peygamber olmasıyla kazandığı bir özellik değildir. Öyle ki insan, insan olmak itibariyle ahlaki bir varlıktır, Müslüman olmak veya bir dine inanmak hasebiyle insan ahlaki bir varlık olmaz. Onun çocukluğunda ve gençliğinde kazandığı güzel meziyetler İslam’la zirveye çıkmış, vahiyle olgunlaşmıştır.

Peygamberimiz indinde ahlaki emirler aynı zamanda dini emirlerdir. Onun indinde ahlak inançla, ibadetle, bilgiyle, ahiret düşüncesi ile de yakından ilgilidir.

Hz. Peygamber Hz. İnsan olma yolunda bazı ahlaki ilkeler ileri sürmüştür. Dikkatle incelendiği zaman tüm insanlığı kuşatan bu ilkelerin insanın Hz. İnsan olmasını sağlayacağı görülür:

  • Niyet İlkesi: “Ameller niyetlere göredir.”
  •  Hak İlkesi: “Her hak sahibine hakkını ver”.
  • Sevgi İlkesi: “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız”. 
  • Güven ilkesi: “Müslüman dilinden ve elinden insanların selamette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda kendilerine zarar gelmeyeceğinden emin oldukları kişidir.”
  • Yaşatma ilkesi: Elinizde bir fidan olsa ve biraz sonra kıyametin kopacağını bilseniz, o fidanı yine bir yere dikin.
  • Kolaylaştırıcılık İlkesi: “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”
  • Vicdan İlkesi: “Müftüler fetva verseler de kalbine danış”.
  • Empati İlkesi: “Kendin için sevip istediğini kardeşin için sevip istemedikçe iman etmiş olamazsın”
  • Denge İlkesi: Irmak kenarında abdest alırken bile suyu israf etmemek gerekir
  • Eşitlik İlkesi: Peygamberimizin nazarında zengin-fakir, efendi-köle, yönetici-yönetilen bütün insanlar eşit idi. Hak ne ise herkese hakkını vermiştir. Komutan, Yönetici, Devlet Reisi olmasına rağmen kimseye icra ettiği görevinden dolayı zulüm etmemiştir, insanlar arasında ayrımcılık yapmamıştır.  
  • Nezaket İlkesi: Peygamberimiz çok nazik idi. Bir savaş esnasında düşman aleyhine beddua etmesi istendiğinde, lanetçi olarak değil de davetçi olarak gönderildiğini ifade etmiştir. 

Kıyamete kadar en güzel ahlaki model olarak öze dönüşümü sağlayan Hz. Peygamber,     Mevlana, Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre gibi insan-ı kamillerin yetişmesine vesile olmuştur. 

İslâm’ı Hz. Peygamberin ahlakını merkeze alarak yeniden çağın gündemine getirmek gerekir. Müslümanların ve genel olarak insanların İslam Peygamberinin ahlakından mahrum kalmaları karanlık, cehalet, haksızlık ve türlü ahlâksızlıklara kapı açmıştır. Bunlardan kurtulmanın yolu Hz. Peygamberin ahlakından hareket ederek doğru, mâkul ve yeterli çözümler üretmektir. Hz. Peygamberin ahlakını öncelikle kendimiz uygulayarak kimsenin usanmayacağı şekilde hayat verici tarzda sevgi ve merhamet temelli yeniden anlatmaktır.” Dedi.

Soru ve cevaplardan sonra Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal’ın teşekkür konuşması ve şükran beratı takdimi ile program sona erdi.

https://www.youtube.com/watch?v=L05tfoS3q7w&ab_channel=ESK%C4%B0%C5%9EEH%C4%B0RT%C3%9CRKOCA%C4%9EI