Tarihi şahsiyetler değerlendirilirken onları “kült” haline getirerek yani kutsallaştırarak her türlü hatadan münezzeh insanüstü varlıklar gibi görmek doğru değildir Ebediyete intikal etmiş bulunan yaptıklarıyla tarihimizi yönlendiren; bütün ecdadımızı, hakanlarımızı, padişahlarımızı, kumandanlarımızı, devlet ricalimizi, âlimlerimizi, mütefekkirlerimlzi konuşurken yazarken tartışırken onların da birer insan olduğunu Âdem babamızdan bu yana hatasız bir kul olmadığını unutmamalıyız Âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Resul’ü bile bir ama ile yeterli derecede ilgilenilmedi diye Sure-i Celile ile ikaz edilmedi mi? Erol Güngör’ün Ziya Gökalp’e yönelik eleştirileri her ikisinin fikirlerine görüşlerine olan saygı ve beğeniyi azaltıyor mu? Abdülhamit Han’ı yiğitçe savunan Atsız O’nun bazı yanlışlarını elbette görebiliyordu, çünkü o bir tarih âlimiydi. Enver Paşa ve arkadaşlarını değerlendirirken dönemin iç ve dış şartlarını mutlaka dikkate almalıyız. Kemal Tahir hayatı boyunca bilinçli bir solcuydu ama okuyan araştıran olaylara ve insanlara değişik açılardan bakabilen ciddi bir fikir adamıydı. Esir Şehrin İnsanları, Yol Ayrımı, Kurt Kanunu gibi romanlarında yakın tarihimize ışık tutmaya çalışmıştır. Yakup Kadri Ankara romanında çok bağlı olduğu Cumhuriyet dönemine ilişkin acı eleştiriler yapar.
Nevzat Köseoğlu Gökalp, Turhan, Güngör çizgisinin son halkası olan çpk yönlü bir mütefekkirimizdir. Tarihimiz, edebiyatımız, fikir dünyamızla Türk dünyamız üzerinde bir bilim insanı tecessüyle, dikkatiyle araştırmalar yapmış, eserler hazırlamıştır. Aynı zamanda edebi yönü de çok güçlüdür. Abartmadan söylüyorum; fikri çalışmalarından zaman ayırıp roman ve hikâye yazabilseydi edebiyatımızın en seçkin isimlerinden biri olurdu. “Vaiz’in söyledikleri” şaheser bir hatırattır. Kışladan Hikâyeler başlıklı iki hikâyesini, Fatih üzerine yazdığı yazıyı 4 küçük sayfalık Söğüt’te okuyunca 1970 ‘de Devlet Dergi ’sinde bu kanaatimi yazmıştım O âlim kişiliğinin yanı sıra coşkulu duygusal; insanları “amel-iman“ taraflarıyla değerlendiren bir insandı. Enver Paşa ve arkadaşlarını da fikirlerini hayatlarıyla yaşayan bu uğurda can veren “ülkücü bir nesil” olarak görür ve takdir eder. O’nun kişiliğini, psikolojisini bilip anlamadan özellikle Türk milliyetçiliği ve millî kültürümüzle ilgili onikiden fazla eserini dikkatle okumadan sadece bir biyografik esere bakarak değerlendirme yapmak doğru olmaz. Köseoğlu “kıblesi düzgün “ Türk milliyetçilerinin pek çok konuda güvenilir bir rehber “ fikri bir kılavuz “ olarak benimsemeleri gereken değerli bir mütefekkirimizdir.